10 AĞUSTOS SEÇİMLERİNDE STATÜKOCU VE REAKSİYONER ZİHNİYETLERİN İFLASI Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 06:50

 

10 Ağustos seçimleri bir daha milletin statükocu ve reaksiyoner zihniyetlere geçit vermediğini göstermiştir. AKP ve etnik siyaset yapan bölücüler aksiyoncu ruha sahip oldukları için başarıyı yakaladılar. Kaybeden statükocular ve reaksiyoncu zihniyetler oldu.

Var olanı korumaya çalışan, elde edilen kazanımları pekiştirme derdine düşen statükocular ülkemizde CHP ile vücut buldular.

“Beyaz Türkler” olarak algılanan bu zihniyet “biz ve diğerleri” şeklinde yıllar yılı politikalar üreterek millette rağmen demokrasi gibi paradokslar ile yaşadı. Topluma hiçbir zaman alternatifte olamadı. Bütün umutlarını vesayet rejimine bağlayarak siyaset üretmeye çalıştı. Bugünkü AKP’de statükocu zihniyetin baskısının ürünü olarak vücut buldu.

MHP ise ortaya çıkışı reaksiyoner değil aksiyoner ve  inanmış kitlelerin siyasi hareketi olarak Türk siyasi tarihi içinde mümtaz bir yer işgal etti. MHP tarihinde eğer başarıdan söz ediyorsak bu başarısını aksiyoner, alternatif üreten özgün politikalarına borçludur.

Şu anki MHP yönetimi ve zihniyeti ülkücülerdeki aksiyoner ruhu marazi bir hastalık kabul ederek adeta ülkücüleri birilerinin isteği doğrultusunda evcilleştirdiler. Sonuçta ideallerinde mankurtlardan oluşan bir yapıyla yola devam ettiler. Bütün başarısızlıkların nedeni zihniyetin sakatlığından kaynaklanıyor.

Seçim süresince hiçbir politik alternatif sunamayan. “Yaptırmam, izin vermem, olmaz, ihanet”gibi sözcüklere sığınan durağan, kısır anlayıştan gerçekten nasıl bir mucize bekliyoruz kendi adıma anlayabilmiş değilim. Herakleitos “bir nehirde iki sefer yıkanmaz” der. Hayatın kendisi sürekli değişirken bizim beyaz Türklerin(CHP) durağanlığı, statükoyu savunması, MHP’nin etkiye tepki gösterme gibi kısır reaksiyoncu zihniyeti bir daha bozguna uğramıştır.

Kaybeden MHP ve CHP’nin zihniyetidir. Muhalefet eden iki siyasi partimizin zihniyetlerine dayalı paradigmaları iflas etmiştir. Dünya yeniden kurulurken bu iki siyasi partiden farklı, yeni bir anlayış göremediğimiz gibi reaksiyoncu ve statükocu yapılarından dolayı kendileri ve tabanları inanmışlıklarını da kaybetti. İnanmışlık, aşk, sevgi, vefa gibi kavramlar aksiyoner hareketler içinde ancak yeşerebilir. Oy kullanırken zere kadar bir heyecan taşımıyorsak bu durum reaksiyoner, saçma politikaların ruhumuzda oluşturduğu travmalardan kaynaklanmaktadır.  

MHP, bu zihniyet yapısı ve teşkilatçılık anlayışıyla sadece fikir kulübü olabilir. MHP’ye gönül veren insanlarda bu siyasi hareketin aksiyoncu ruhunu kaybettiğini, alternatifler üretme gibi bir derdinin olmadığını, dahası inanmışlığını kaybettiğini anlamaları lazımdır.

MHP, fikir ve pragmatik bir özelliğe sahip değildir. Ruhsuz, tabansız inanmışlığını kaybetmiş ve kuru bir hiyerarşiyle durumu kurtarmaya çalışan hantal yapıya dönüşmüştür. Ülkemizdeki PKK sempatizanları bile MHP’den daha iyi dünyayı okuyup kitlelerini arkasına alırken Balgat’ın dışını göremeyen MHP zihniyetinden hiçbir şey beklenemez.

Bu zihniyet ve ruh halinden sadece hüsran ve travma beklenir.