3 MAYIS TÜRKÇÜLER GÜNÜ Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 06:50

Türk milletinin adından, soyundan ve Türk vatanındaki Türk kelimesinden bile rahatsız olanların Türklüğe topyekûn savaş açtığı bir dönemde bizler 3 Mayıs Türkçüler gününü kutlayacağız. Tarih milletlerin hafızasıdır. 3.Mayıs 1944 yılında başta Alparslan Türkeş olmak üzere Nihal Atsız, Zeki Velidi Togan ve arkadaşları komünizm propagandasına karşı Türk yurdunun, Türk dünyasının bu kızıl ahtapota karşı dik duruşunu haykırdıkları için işkenceye tabi tutularak Stalinci bir mantıkla milli şefin himayesinde işkenceye karşı verdikleri bir mücadelenin adıdır. O mücadele “tabutluktan gün ışığına “çıkışın ifadesidir; Türk’ün tutsaklık zincirlerini kırarak Ergenekon’dan çıkışıdır. 3 Mayıs kızıl dalgayı kırarak, kızıl elmaya giden yolu açan, onu sistemleştiren ve buna “dokuz ışık” adını veren bir anlayışın –Türk milliyetçiliği- aksiyoner hale gelmesinin tezahürüdür.

Yıl 2014 tekrar aziz vatanın üzerinde karabulutların uçuştuğu, meydanlarında çakalların, mankurtların dolaştığı, Türk’üm bile demenin adeta suç sayıldığı günleri yaşıyoruz. Herkes şunu bilmelidir Türk esareti kabul etmez, kendi kültürüne ihanet etmeyi affetmez, maddi manevi değerlerine uzanan elleri kırmasını da çok iyi bilir. Bu coğrafya da Türk’e kefen biçenlerin sonunun ne olduğunu da iyi düşünmeleri gerekir. “Türkiye Türklere bırakılamayacak kadar önemli bir ülkedir” diyecek kadar satılmış aydınların, bölücülülerin liboşların, kara, kızıl ve yeşillerin(!) işbirliği ile satılmış bu güruhun ütopyalarına doğru azizi vatanımız ve milletimiz sürüklenmektedir. “Malazgirt Bizans'ın Türk'e secdesi” nasıl olduysa yine bu millet bütün vatan sathını o hale getirir ki bunun için tarihten örnek vermeye bilmem gerek var mıdır?

Üç kıtadan Anadolu yarımadasına sıkıştırılan milletimizi bu coğrafyadan haçlı seferlerinden itibaren başlayarak atmaya çalışanlar ve onların işbirlikçileri hep olagelmiştir ama bu kadar güçlü iç ve dış destek gördükleri vaki olmamıştır. Küreselleşme adı altında milli devletleri bitirmeye karar veren emperyal güçler farklı senaryolarla Kafkaslardan Balkanlara, Orta Doğudan Orta Asya’ya ve Afrika’ya kadar farklı adlar altında kitleleri sokağa dökerek hedeflerine ulaşmaya çalışmaktadırlar. Bunun önünde en büyük engel ise milli devletlerdir.

Türk milliyetçilerinin her zamandan daha çok kenetlenmeye ve Türklüğe yaraşır bir tavır geliştirmeye ihtiyaçları vardır. Peki, gerçekten bu kadar karamsar bir dönemden geçerken MHP ne yapmaktadır? Salı günleri grup toplantılarıyla görevini yapmış bir komutan edasıyla hareket eden, ne olduğu ve bu milletin başına ne tür çoraplar öreceği belli olmayan bir Anayasa çalışmasına katılmaktadır. İnşallah yapılacak yanlışlara ortak olunmaz. Türk milliyetçiliğinin itici gücü olan MHP ve bütün kuruluşlar böylesi bir günde tekrar bir vicdan muhasebesi yapmak ve ona göre bir yol haritası çizmek zorundadır.

Yiğitler kan döker, bayrak solmaya, Anadolu başlar, vatan olmaya... Kızılelma'ya hey... Kızılelma'ya!!!

Tanrı Türk’ü korusun ve yüceltsin.