Ana Fay Kırılırken… Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 06:56

Türk milletinin bu coğrafyadan silinmesine tarih şahitlik ediyor.Emperyalist güçler ve onların korumasında kolonizasyon faaliyetlerini sürdüren İslam formlu haçlı zihniyeti, bu arzularını yerli işbirlikçi kapıkulu devşirmeleriyle gerçekleştirmektedir. Bu zihniyet; bölücü, Marksist ,liberal ve empreyal güçlerle birlikte bütün imkanlarını seferber ederek Türk milletinin bekasına karşı savaş açmış durumdadır.

 

Türk milletinin,maddi manevi bütün kurum ve kuruluşlarına asimetrik savaş açarak yok etme çabası semerelerini vermeye başladı. Barbaros’un torunlarının  açık denizlere savaş gemilerini çıkaracak komutanları kalmadı. Ege ve Akdeniz’de düşman gemileri cirit atarken bizim komutanlar Silivri’de talim yapıyor(!)

 

Bu coğrafya da varlığımızı sürdürebilmenin en önemli  ve gerekli faktörlerinin başında güçlü bir orduya olan ihtiyaçtır. Orduda ki cuntacı zihniyetin temizleneceği yerde kurum bir bütün olarak itibarsızlaştırılarak toplum nezdinde orduya olan güven bilinçli olarak yok edilmektedir.

 

Türk devletinin aslı ve başat unsuru olan Türk milleti ve onun değerleri ayrışmanın ,bölünmenin faşizmin ve demokrasi düşmanlığının öğeleri haline getirilmiştir. Türk milletinin bir ferdi olmayı ifade suç halini almıştır. Yakılan Türk bayrakları ,ateş çemberine dönen sokaklar ve  bölücülerin talimgahı olan  üniversite kampusları demokratik haklar olarak algılanır hale gelmiştir. Basın yayın ve diğer iletişim araçlarında günün her saati bölücülüğün faziletleri, liboşlar,bölücüler ve okyanus ötesinin kapıkulu zihniyeti tarafından ballandırılarak topluma enjekte edilmektedir.

 

Türk milletinden yana tavır koyan ya da siyasi erke muhalif olan herkes bir şekilde önce cezaevine gönderiliyor  ve  sonrada ona uygun suç isnat ediliyorsa  devletin temeli olan adalet duygusu da sarsılmış demektir. Sanal ortamda üretilen suçlar kabul görürken eğer savunma hakkı tam gerçekleşmiyorsa orada bazı şeylerin ters gittiğini düşünmek zorundayız.

 

En büyük organizasyon olan devletin bürokratik yapısı hızla üniter yapıdan arındırılmaktadır. Eğitim, Türk milli eğitimi olmaktan çıkmıştır. Millet sevgisi,bayrak sevgisi,vatan sevgisi okullarda birleşmenin değil ayrışmanın gerekçesi oluyorsa hangi eğitim verilecektir?

 

Devlet hükümranlığını alt etnik gruplarla paylaşmayı uygun görüyorsa milli devlet,üniter devlet, en önemlisi Türk devleti ve milleti zamanla bürokrasinin bütün yazışmalarından da kalkacaktır.

 

Bu toplumun kültürel ve sosyal fayları birer birer kırılarak aradaki bağlar yok edilmektedir. Bolşevik ihtilalı ile Sovyetlerin Türkistan’da yaptığı gibi Türkiye’de de” parçala böl yut” politikası servis edilmiş durumdadır. Zaman farklı olsa da emperyalistlerin taktikleri hep aynıdır.

 

Sonuç olarak bu yapılanlar, ne “milli birlik ve kardeşli projesi” ne demokratikleşme ve nede başka bir bahaneyle açıklanamaz. Bu yapılanların doğru adı bu milleti, üzerinde yaşanılan vatan topraklarından atma ,yok etme mücadelesidir. Hititler ,Urartular gibi bir zamanlar bu coğrafyada Türklerde yaşardı dedirtecekler.

 

Bu yapılanların en doğru adı bu topraklarda bizi süpürmedir. Bu coğrafya ya bize Ergenekon ya da Endülüs olacaktır. Herkes hesabını ona göre yapmak zorundadır. Ya Türksüz bir coğrafya kabulleneceğiz ya da İlelebet varlığımızı devam ettirmenin demokratik yollarını arayacağız…