AYDINLAR MİLLETLERİ GELECEĞE TAŞIR Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 07:00

Ülkemiz her geçen gün fikir bakımından çoraklaşırken, düşünce iklimi yok olmaya, inanmış aydın görünüşü ortadan kalkmaya devam ediyor. Evet. Büyük bir fikir kargaşası ile karşı karşıyayız. Bütün siyasi, sosyal ve fikir kuruluşları adeta aydın öğütme makinesine dönüşmüştür.

Düşünen, sorgulayan, mevcut durum kalıplarını eleştirenler, istisnasız bütün kurum ve kuruluşlar tarafından engizisyon mantığı ile cezalandırma, etkisiz hale getirme gibi yaftalarla ekarte edilmek kaderleri haline gelmiştir. Toplumların her dönem aydınlarına karşı bakışları küçük farklılıklarla hep olumsuz olmuştur.

Uzun süreden beri neden Ziya Gökalp ve Erol Güngör, Cemil Meriç gibi düşünürler yetişemiyor sorusuyla birlikte bu saydığım ve sayabileceğim düşünürlerden hangisi bir kurum içinde kalarak başarıyı yakalamıştır. 

Ülkemizde sağ ve sol yapılanmalardan tutun dini öne çıkaran gruplardan, liberallere kadar farklı adlar altında aynı bakışın egemen olduğunu görmekteyiz.

Toplumun bütün katmanlarında sizi çevreleyen kurallar ile etrafınız kuşatılmıştır. Size, var olan kurallar ışığında ve izin verildiği yere kadar düşünme sorgulama ve açıklama hakkı verilmektedir.  Yazılı ve sözlü kurallardan tutun teamüllere kadar bir dizi bariyer…

Kurum ve kuruluşların yapısı gereği zaman içinde kökleşen kuralları oluşur. Dolayısıyla kurumların içinde onları eleştirerek bir yere varmakta mümkün değildir. Siyasi partiye üyeyseniz parti kuralları, derneğe üyeyseniz onun hak ve menfaatleri, gazeteci iseniz gazetenin politikaları dışına çıkmama taahhüdü ile karşılaşmaktasınız.

Toplum, yapısı gereği var olanı koruma güdüsüne sahiptir. Toplumda statik yönü değil dinamik yönü öne çıkaran, değişim ve dönüşümü sağlayan toplumun aydınlarıdır.

Onun için diyoruz ki; aydın, toplumun itici gücü, onu rem uykusundan uyandıran, geçmişinden güç alarak geleceğe taşıyan, yol gösterici, ufuk açıcı ve anı, geçmiş ile gelecekle bütünleştiren pozitif katalizördür.

Aydının bu tarihi görevini yerine getirebilmesi için aydın olma vasfını zedeleyen toplumsal yapılardan uzak durarak ama onları dışarıdan yönlendirerek, ufuklarını açacak aydınlanmayı sağlamalıdır. 

Aydın, mümkün olduğu oranda toplumsal yapıyla hemhal olmamalıdır. Bu özelliği ile sevilmez, tepki görür, yalnızlaşır ama bu aydın olmanın vasfıdır, kaderinde de vardır.

Aydın birazcık toplumsal yapıya karşı asidir, tavırlıdır. Dünya da aydını seven, arkasında yürüyen milyonların olduğu hiç görülmemiştir.

Aydın duygulara, hitap ederek kitleleri yönlendirme kaygısını taşımaz. Olgular arasındaki bağıntı esaslarına ve tarihi birikimlere dayanarak fikir yürütür. Aydının dili, toplum için soğuk, itici ve sıkıcıdır.

Aydınımız nedense bir kuruluşa aidiyet duygusuyla bağlanarak aydın olmanın sorumluluğundan çok mensubu olduğu kuruluşun sözcülüğüne soyunur. 
Oysa aydın, mensubu olduğu toplumun sesi, vicdanı, adaleti, özgürlüğü kısaca her şeyi olabilmelidir. 
Aydın en karanlık noktaları aydınlatabilen, yeri geldiğinde yanlışa karşı çoğunluğa da baş kaldırabilen, horlanan azınlığında sesi olmalıdır. 
Aydın, ikbal peşinde koşmayan, egosunu aşan, var olan durumu sürekli aşmaya çalışan, geleceği kucaklayan, geçmişe gelecek arasında bağ kuran, köprü olan kişi olmalıdır. 
Aydın da toplumun bir bireydir. Onun da dünya görüşü, hayalleri, hedefleri, ülküleri vardır. 
Aydın bu özelliklerinin esiri olmadan, grup, kurum ya da kuruluşların sözcülüğünü yapmadan onları dışarıdan destekleyen ya da eleştiren tavır sergilemelidir. 
Aydın; siyaset, sanat ve kültür dünyasının içinde olan ama onlara mensubiyet bağı ile zihnini köreltmeden nesnel bakışlarla muhakeme eden kişi olmalıdır.

Aydın aklın ilkeleri ve bilimin verilerini esas almalıdır.
Evet. Aydın, yalnızdır, özgürdür, kurum ve kuruluşların dogmalarına da itibar etmemelidir.

Aydın, gerektiğinde tek başına da kalsa doğruyu haykıran ses olmalıdır.

Velhasıl aydın, Kobani’deki duruma da Telafer, Tuzhurmatu ve Hocalı soykırımına da insani yönden tepki koyabilen, mensubu olduğu milletin geleceği ile ilgili kaygıları, önerileri ile o gün anlaşılmama kaygısı taşımadan gür sesle bunları ifade edebilen kişidir