BALGAT OYUNLARI KARŞISINDA ÜLKÜCÜNÜN DURUŞU

21.04.2016 19:48

Bugün şeref yoksunlarının maskarasına dönüştürülmek istenen, yorumlarına konu olan ülkücü şahsiyeti, duruşu ve dünyasını bilmemiz gerekiyor. Kimileri öcü, kimileri karşılıksız vatana, millette kendini adayan yağız Anadolu alpereni diye tarif etiği ülkücüyü biraz yakından tanıyalım.
 

Destansı bir hareketin mensupları, iliklerine kadar atalet haline bürünmüş zavallıları sırtlarında taşıyamayacak kadar asil bir ruh ve düşünce sistematiğine sahiptirler.


Onları maraba ya da cemaatlerdeki biatçi sananlar mutlaka yanılacaklardır. Ülkücü, Çin sarayına akın eden ruhu kadar İstanbul’un fethindeki heyecanı, hatı müdafaa yoktur sathı müdafaa vardır diyen Mustafa kemal'in stratejisi ve cennet mekân Başbuğumuzdan devraldığı Türk-İslam ülküsü davasını hayat tarzına dönüştürmüştür.

 

Onu başka şekilde anlamak ya da onu başkalaştırmak ne onu tanımak ne de davasını kavramaktır. Ülkücünün davası dün başlamadı yarında bitecek değildir. Teşkilatlara kilit vuran zavallılar! Bu dava kilitlediğiniz kapıların arkasına sığmayacak kadar büyüktür ama sizler bunu anlayamazsınız!


Türk'ün kutsal tarihi yolculuğu bazı kesintilere rağmen yoluna devam edecektir. Âleme nizam verme ülküsü onun kültürel kodlarıyla aynileşmiştir. Birilerinin bilinçaltı kinine rağmen Türk; asaletin, güvenin, mazlumu korumanın, zalimin korkulu rüyası demektir. Bundan dolayıdır ki;  Türk milletinin ana damarı ülkücü ruhtur.


Ülkücülük; dayatılan tabuları kıra kıra mutlak varlığa ulaşmanın adıdır. Dolayısıyla saçma tabularla süslenmiş efsunlu kişilikler, ağzı küfür kokan vilügarize tipler, teşkialtlara kilit vuran “ataletçiler” ülkücü harekette kendine mevki bulamaz.


Küfürbazların, paranoyacıların, egosantrikçilerin ve teşkilatları sıçrama tahtası gören bukalemunların bu kutsal dava da yeri olamaz.


Ülkücü davanın efendisi değil onun harcında yoğrulmuş birer kum taşı misali o harçta yok olan şahsiyettir.


 

Kıt düşünceler, yoz felsefeyle dayatılan prangalar onun ruh dünyasında anlamsız ve aşılması sıradan engellerdir.


Türk İslam coğrafyası onun hayallerini süsler, meydanlar, alanlar, sokaklar, dağlar ve ovalar onun otaklarıdır.


Ülkücü için karanlık hiçbir mekan, alan, sokak yoktur olsa dahi zihni birikimi ve ferasetiyle o karanlıklara birer projektör olup gündüzün aydınlığına çevirir.


Evet. Ülkücülük bir duruş direniş ve tavırdır.

 

Ülkücü harekette dayatılan prangaları, fildişi kulelerde emir yağdıran zihniyetleri ve vatanı sadece içinde yaşadığı şato sanan tipolojileri bu camia bu hareket sırtından mutlaka atacaktır.

 

Bu ruhu, bu inancı hayat tarzına dönüştüren, kutsal davayı doruklara taşımaya yeminli Anadolu esintilerinden Asya steplerine kadar tarihten gelen o hatıraları, sesleri, mesajları duyar gibi davranıp kutlu yolculuğa çıkanlara selam olsun.

 

Surda bir gedik açtık mukaddes mi mukaddes 
Ey kahpe rüzgar artık ne yandan esersen es...