BİLİNMEZLERLE DOLU BİR SÜREÇ Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 07:03

Kimileri milli birlik ve kardeşlik projesi, kimileri ihanet süreci olarak algıladıkları bilinmezlerle dolu olayı, önyargılı davranmadan, objektif değerlendirme ışığında görebildiklerimizi ifade etmeye çalışacağız. Siyasi iktidarın bizlerden farklı olarak elindeki verilerin çokluğu dolayısıyla önünü görme noktasında bizlerden daha avantajlı olduğu gerçeğini de kabul etmek zorundayız. 

Karanlık bir mağaraya giren insanın el yordamıyla yol bulmasıdır bizim süreç hakkındaki fikirlerimiz. Elimizde hiçbir veri yoktur. Sadece olayın sonuçlarıyla ilgili verilerden hareketle yorum yapmaya çalışıyoruz. Süreci etkileyen sadece iç faktörler değil aynı zamanda dış güçlerinde büyük oranda etkisi vardır. 

Süreçler ilgili kendi içinde büyük bir mücadele vardır.İstihbarı bilgilerin milli kuruluşumuz MİT tarafında hükumette sunulmasısürecin kaderini belirlemektedir. Buna şimdiden güven mi güvensizlik mi diyeceğiz?

Ülkenin bir bölgesinde devlet otoritesi yerine bölücü örgütün sözde milisleriyle yeniden yapılanmaya girerek alan kontrolü ve dahası gelecekte kurumlaşacağı alanlarda eleman hazırladığı bilgileri, görüntüleri basın-yayının bu kadar sansürüne rağmen ortaya çıkmıştır.

Basın- yayından diğer iletişim araçlarına kadar her alanda süreci destekleyen Batı finanslı örgütlerin görevli elemanlarının köşe başlarını kaparak bizim varlık nedenimiz olan toplumsal yapıyı tahrip edici açıklamalarendişelerimizi daha da artırmaktadır.

Bölücü örgütün yan kuruluşu olan siyasi parti mensuplarının milli devleti ve Türk milletinin egemenliğini tartışmaya açması, federasyon, hatta bağımsızlığa giden süreç olarak açıklamaları insanlarımızın büyük bir ekseriyetinin ürkmesi, kaygılanması ve yarınına endişeyle yaklaşmasına neden olmaktadır.

Siyasi iktidarın, Türk milletini temsil eden sembol ve kavramlara adeta savaş açması,sistematik bir şekilde ortadan kaldırması, içini boşaltması, toprağın vatanlaşmasının izleri olan Türkçe isimlerden başlayarak adlarını değiştirmesi kaygılarımızın haklılığını ortaya koymaktadır.

Komşu ülkelerde (Irak ve Suriye) ortaya çıkan ve bölücülerin lehinde oluşan yeni durumlara karşı sesiz kalmasının ötesinde destekler mahiyete iktidarın tavır alması, oralardaki Türkmen nüfusa yapılan zulümlere lakayt davranması, Türk milletine karşı bir tavır mı alınmıştır gibi çok iddialı ancak tarafımızdan içi tam dolmamış bir düşünceye bizleri sevk etmektedir.

Süreçle ilgili yapılan çalışmaların gizlilik içinde yürütülmesi zihin karışıklığına sebep olduğu gibi olayların manipüle edilmesine de neden olmaktadır.

Türk milleti adına hayırlı bir iş olarak algılanan “iyi şeyler olacak, Türkiye daha da büyüyecek, Tek millet, tek devlet tek bayrak, sulhta hayır vardır” gibi devletin zirvesinin açıklamaları ve toplumda önemli kişiler olarak kabul gördüklerine inanılan insanların açıklamaları zihin karışıklığının ötesine geçerek zihin travmalarına yol açmıştır.  Bilinmezlik hep kaygıyı, korkuyu ve içine kapanıklığı ortaya çıkarır.

Siyasi iktidarın toplumun endişelerini giderme noktasında muhalefet partilerini bilgilendireceği yerde devre dışı bırakarak sadece bölücülüğün temsilcisi olan partiyle pazarlığa girişmesi, neyin pazarlık konusu olduğunun bilmemesi, bilinmezlerin içinde zihin eksersizi gibi afaki bir halin yaşanmasına neden olmaktadır. 

Zifiri karanlık olan bir mağaradayız. Yön bulmaya, ışığı görmeye çalışıyoruz. Çabaladıkça daha da karanlığa gömülüyoruz. Karanlıktan kurtulma ve aydınlığa ulaşma çabamız nasıl sonuç verecek, aydınlığa çıkacakmıyız onu önümüzdeki günler ve sürecin seyri belirleyecektir.