BİR HİLAL UĞRUNA BATAN GÜNEŞLER Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 07:07

Sabahın ilk saatlerinde televizyonu açıyorum; kara haber birden sesimi kısıyor, iliklerime kadar ruhsal dengemi esir alıyor. Konuşmak istiyorum, kelimeler boğazımızda düğümleniyor. İçimden bir ses “yeter konuşma, konuşsan ne olacak, konuşanlar ne yaptı ki” diye çığlık çığlığa… Olmaz, olamaz böyle şey diye haykırmamak işten değil…24 saatte 35 şehit. 35 gencecik fidan… 35 yuva…

Kiminle mücadele edildiği bile muamma. Milletin iradesinin tecelli ettiği meclis de aynı gün bölücülük yapılıyor… Daha şehit naaşları ailelerine teslim edilmeden vatan sathında bir öfke sel; kin, nefret, intikam, gözyaşı, dua ve al bayraklarla içine kor düşen insanımıza sahne oluyor. Millet; üzüntü, çaresizlik ve kaderine isyan eden bir infial ruhu içindedir. Artık bıçak-kemik laflarının hiçbir kıymeti kalmamıştır. Buna karşın siyasi irade yakalandığı Ergenekon paranoyasıyla yaşıyor. Başbakanın ilk açıklamasında bile Ergenekon var, kurtulamıyor…

Umudumu kaybetmek istemiyorum zira umut, gelecektir. Ümitlerimi filizlendiren birçok yetkilinin konuşmaları olmuştu demek istiyorum, duraksıyorum. Cumhurun başı” güzel şeyler olacak” demişti. Mit’ten sorumlu zat PKK ile rahatlıkla görüşebiliyor ve “ordu size karşı planlı hareket yapmayacak” diyordu. Başbakan rahatlıkla müzakere yapıyoruz diyebiliyordu. Ülkemde güzel şeyler olacaktı… Yanılmışım; neye göre, kime göre, hangi tarafa göre güzel şeyler olacaktı? Laf ebeliğinin zirve yaptığı o klasik zammın bile bir günde “güncelleme “ adıyla yeni bir şekil aldığını unutmuşum.

Heyhat… Tarihimizin görmediği, bir daha belki hiç göremeyeceği bir paranoya prototipi ortaya çıkmıştır. Hayal kırıklıklarımız, çatışmalarımız bizi her geçen gün daha da yalnızlaştırıyor. Çıldırmamak, isyan etmemek, irademe sahip olmak için bütün mekanizmalarımı devreye sokuyorum; olmuyor…

Bu çok farklı bir durum; ya birey ya sürü. İki seçenek arasında bırakılıyorum. Sürü olmayı kabullenme her şeyi çözüyor (!) Büyüklerimiz adımıza sağ olsunlar güzel şeylerin olacağını söylüyorlar. Onlara inanmayacağız da kime inanacağız, değil mi? İkinci şıkkın seçilmesi için hiçbir neden yok. Birey olmak baş kaldırmaktır, farklı olmaktır, itilmektir, mücadele etmek, birçok haktan mahrum kalmak demektir; ”Öz yurdunda garip, öz vatanında parya” olmaktır. Siz olsanız hangi şıkı tercih edersiniz…