BİRAZ HAYAL KURDUM! Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 07:08

Toplum dinamik bir varlıktır. Tıpkı bireyler gibi gelişim ve dönüşüm içindedir. Toplumda meydana gelen ve gelecek olan olaylara bakış,yorumlayış anlayışları ve çözümleri de değişebilmektedir.

 

Toplumu kucaklama iddiasında olan hareketlerin de toplum gibi gelişme ve değişmeye açık olmaları gerekmektedir. Ne eski yöntemlerle yeni çözümler üretilir ne de toplumsal değişmenin gerisinde kalarak çözümler üretilir.

 

Her dönemin insanı, kendi perspektifinden dünyayı okur ve şekillendirme çabasına girer.  O halde küreselleşme denilen asrımızın bu sınır tanımaz ve milli devletleri adeta ortadan kaldırmaya çabalayan emperyalizmin yeni versiyonuna karşı yeni bir tavır belirlemek zorundayız. Toplumu ona göre hazırlamak ve önüne geçilemeyen bu dönüşümü kendi lehimize çevirme zorundayız.

 

Bu değişimin dışında kalıp mazeretler üretme, çözüm olmadığı gibi bahaneler ileri sürme sadece   donanımsızlık ve vizyonsuzluktan kaynaklanmaktadır.

 

Kitle hareketlerinin kendi tabanına ve topluma nasıl ulaşacağını kapasiteleri ve donanımlarına uygun yöntemler ile olur.Bu yöntemlerin uygulanabilirliği  gelişen teknoloji ile aslında daha da kolaylaşmıştır. Kitle tabanıyla duygusal bağ kurmak ,mesajlarını kavratmak ,birlikteliği sağlamak için;imkanları oranında basın-yayın,şölenler,kurultaylar,konserler,bildiriler,konferanslar, basın toplantıları ,sportif faaliyetler ve aklımıza gelmeyen bir çok yöntemi kullanabilir.

 

Propagandanın niteliği, süresi, hedef kitlesi, zaman ve mekanı önceden tespit edilerek yapılmalıdır.  Bu çalışmanı uygulanmasından sonra anketlerle tabanda bıraktığı izlenimi değerlendirme çalışması da yapılmalıdır.

 

Bir piramit gibi teşkilatlanmış olan yönetim ,çok donanımlı ve çevrelerinde itibar sahibi, davranışları, konuşmaları, liderlik ,dürüstlük gibi meziyetlerle donatılmış kişilerden seçilmelidir.

 

Her birim kendi içinde adeta beyin fırtınası yapan,sorgulayan analiz eden bir zihni formasyona sahip olmalıdır. Beldelerden başlamak kaydıyla buralarda yapılan çalışmalar rapor haline gelerek üst yönetimlerde tartışılmalı ve bilimsel veriler ışığında sonuca bağlanarak gereği yapılmalıdır. Var olan olguların dışında niyet okumalara,dedikodulara dayalı hiçbir faaliyette izin verilmemelidir.

 

Refleks tepkilerden kurtulmuş, gündem oluşturan kısa ,orta ve uzun vade projeleriyle toplumun kucaklayan  bir dünya görüşü, çocukların, gençlerin ve bütün toplumun hayallerini süsleyen tarihi yürüyüş olarak beyinlerde yer edinmelidir.

 

Hayali olan insanlar onun gereğini yapmak  için çabalar. Bu çabalar, hayallerin gerçekleşip gerçekleşmemesinden daha önemlidir. Hayalleriniz rüyalarınız,beklentileriniz varsa orada dinamizm,aksiyon vardır.

 

Sonuç olarak sıkıntı, halka ulaşma imkanlarının zorluğu değil öyle bir niyetin olup olmamasıdır. Göreve talip insanlar mazeret üretmezler, çözümlere üretmekle yükümlüdürler. Mazereti yenilgiyi kabullenmiş kişiler ileri sürer. . .