DEĞİŞİM VE STATÜKONUN MÜCADELESİ Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 09:36

AKP ‘in 13 yılda elde ettiği seçim başarısı cumhuriyet tarihinde pek görülmemiş bir başarıdır. Girdiği her seçimde birinci gelen, kısa tarihine iki cumhurbaşkanını sığdıran ve bütün toplum katmanlarından destek bulan ender hareketlerden biridir. AKP’nin yanlışların, hatalarını sayabilir, eleştirimizin dozunu artırabiliriz ama bunların hiçbiri bu hareketin kısa sürede elde ettiği başarıyı ortadan kaldırmıyor. AKP hareketinin kuruluş amacı, vizyonu ile çalışma yöntemlerini kavramadan yapacağımız her eleştiri sadece şahsi yorumlarımızla sınırlı kalacaktır.

AKP’yi başarıya götüren temel nedenleri bulmak ve “rüyamız” dedikleri “yeni Türkiye’yi“  anlamak zorundayız. AKP’yi anlamak için cumhuriyet Türkiye’sini kuran irade ve sonraları yapılan uygulamaları bilmek durumundayız.

Türkiye Osmanlı bakiyesi üzerinde gelişen milliyetçilik hareketlerinden tebaası olan Müslüman ve diğer azınlıkların milli devletlerini kurmasından sonra kendi milli devletini kurmak zorunda kamıştır. Kurtuluş savaşını veren Türk milletidir. Dolayısıyla devlet egemen güç olan Türk milleti tarafından kurulmuştur. Bunları AKP’nin sürekli milliyetsiz bir millet ve Türklüğü devre dışı bırakma  vaadinden dolayı söylüyorum.

Türk devleti kuruluşundan sonra ne yazık ki milletin hizmetinde bir organizasyon olacağına milleti değiştiren, dönüştüren jakobenci bir hale büründü.  

“Ne mucize ne efsun
Ne örümcek ne yosun
Çankaya yeter bize
Kabe Arab'ın olsun... “  diyecek kadar değerlere savaş açmış, Çankaya ile Kâbeyi birbirinin rakibi görmüş arkaik zihniyeti yaşadı milletimiz.

Askeri muhtıralar, ihtillaler, demokrasinin kurumsallaşmasını engellediği gibi milletin değerlerini, inancını ritüellerini yasaklayan bir yapıya dönüştü. Yıllarca başörtüsünü öcü göstererek milleti karşısına alan sivil statükocu bürokratlar, yargıçlar, askeri militarizmle iç içe girerek topluma savaş açtı. Toplumda haklı olarak devletten uzaklaştı küstü ve zaman bu küskünlük nefrette dönüştü.

AKP hareketi, topluma yapılan yanlışlıkların, bastırılan duyguların, ötelenen inançların tepkisidir, dışa vurumudur.

Türkiye’nin yeniden bir değişim ve dönüşüme ihtiyacı vardır. Değişimi, cumhuriyeti kuran CHP ve milliyetçi camiayı temsil eden MHP iyi okuyup ön alamadığı için kaçınılmaz olan dönüşümü AKP sahiplendi. 

AKP dönüşüme sahiplendikçe iki siyasi partimiz alternatif sunacakları yerde AKP’nin sadece uygulamalarına karşı çıkmakla yetindi. CHP ve MHP için asıl başarısızlık AKP’nin uygulamalarına karşı çıkarken statükocu bir reflekse bürünmeleri oldu. Oysa toplum değişimden, dönüşümden yana duruş sergiliyordu. Toplum AKP’nin çözüm süreci gibi yanlış uygulamalarını değil muhalefetin dönüşümü engellemesine tepki gösteriyordu. Toplum için statüko ve jakobenizm yıllarca Türk insanını öz yurdunda parya hayatına mahkum etmişti.

Türk toplumu seçimlerde AKP ve muhalefet olarak olayı algılamadı, statükoyu koruyan ve dönüşümü savunanlar olarak algıladı.

AKP ve muhalefet partilerinin duruşunu bu şekilde özetledikten sonra peki, AKP dönüşümden ne anlıyor ya da “Yeni Türkiye” formatında neler vardır? Kanaatimce AKP dönüşümü savunan parti olarak toplum tarafından algılandığı halde dönüşümü gerçekleştirecek zihni formasyona sahip değildir.

Tarihin milletler mücadelesi şeklinde geçtiği olgusunu kabullenmeyen, milletleşme sürecini kavrayamayan ve orta doğudaki toplumsal yapının aşiret ve aşiret öncesi döneminin milletleşememeden kaynaklandığını AKP zihniyeti bir türlü kavrayamıyor.  Sayın Ahmet Davutoğlu toplumların “mikro yapılarını” öne çıkararak ümmetleşmeyle barışın geleceğini savunuyor olması milletleşme kavramını kabullenmediklerini göstermektedir. Sayın Recep Tayyip Erdoğan’ın sürekli millet kelimesini kullanması ise İslam kültüründe aynı dine mensup insanlara millet denilmesinden kaynaklanmaktadır.

Toplumların en üst aşaması millettir. Dolayısıyla milleti inkâr şeklinde ortaya çıkacak düşüceler dönüşümün değil skolâstik dönemin şartlarına geriye dönüşün öncüleridir. AKP böylesi bir düşünceyi temsil etmektedir. O dönüşümü değil kaosu öne çıkarır. AKP bu politikalarıyla devam ederse korkarım önümüzdeki günler Türkiye’nin Ortadoğulaşmasına da sebep olabilir.

Değişim ve dönüşümü kavrayamayan CHP ve MHP için böyle politikalarına devam ederlerse ufukta ne alternatif olma nede iktidar yolu görünmemektedir. Alternatif politikalar üretmeyen, toplumla bütünleşmeyen, demokrasiyi rafa kaldıran, alan çalışması yapmayan, kamuoyu yoklamalarını ciddiye almayan, şeffaflık, hesap verebilirlik gibi özellikleri olmayan siyasi partilerimizden dönüşümü beklemek boşuna bekleyiştir.