DÜŞÜMÜ YOK EDEN MANKURTLAR…

28.09.2016 13:36

 

 

Bir düşüm vardı. Beni ayaktan tutan, güç kuvvet veren can suyumdu. Düşler değil mi bizi hayata bağlayan, zorluklara göğüs geren, karşılaşılan zorlukları aşıp menzile varan iksir.

Düşleri uğruna hayatlarını sonlandıran, çağ açıp çağ kapatan, yarım kalmış hikâyelerini bir sonraki nesille devrede ruh… Bütün bunların hepsi bir düş uğruna yapılan ve yapılacak olan muazzam çabalar değil mi? Düş böyle bir şey.

Düşlerimizi bilerek birileri bitiriyorsa ona sessiz kalmak ya da basit gündelik hesaplar uğruna göz yummakta en az o düşleri bitiren hain kadar vebal olmuyor mu?

Her birey imkân ve kabiliyetleri oranında çevresinde olup bitenlerden sorumludur. Eğer sizi hayata bağlayan bütün düşleriniz yok ediliyorsa ve sizler hala tepkisiz kalıyorsanız sıradan bir kütle durumuna geçmişsiniz demektir.

Düşlerimiz yok edilirken köşeli cümleler, içi boş sloganlar ve işlevsiz koltuklar düşlerinizin en büyük tahribat unsurları olduğunu neden fark edemiyorsunuz? İla ki üzerinde “düşmanınızım” yazısı mı olmalı?  Düşman hep sinsi oyunlarla, bukalemun özelliklerle ve  entrikalarla gelmedi mi?

Düşlerimizi tarumar eden uzaklardaki düşmanlar değil yanımızdaki, bizim gibi türkü söyleyen, bizim anılarımızı paylaşan ama düşü biçimlenmiş, bizimle ama bizden olmayan  mankurtlar olduğunu nedense fark edemiyoruz.  

Birgün geriye dönüp baktığımızda ne düş kalmış ne de bizim düşümüzü biçimlendiren yeni söylemle formatlayan mankurtları da göremeyeceğiz. Atam bu durumlara karşı asırlar ötesinden ne diyordu;

Ey Türk Titre ve Kendine Gel!”