GÜLEN HAREKETİ DİNİ DEĞİL İNSANİ! HAREKETMİŞ

03.04.2016 11:00

Cemaat yazarları son günlerde hükumet ile aralarındaki sürtüşmeyi hem dile getirmeye çalışıyorlar hem de hükumetten aşırı tepki çekmemek için birlik ve beraberlikten bahsedebiliyorlar. Yine bu gazetecilerin her zaman yaptıkları “biz cemaatin sözcüsü falan değiliz” diyerek gelecek tepkilerden cemaatin zarar görmemesi için hem kamu oyu oluşturma hem de kamuflaj görevlerini birlikte gerçekleştirme derdine düştüler. Tipik bir şark kurnazlığı, öznesi beli olmayan heyulanın savunması…

Mehmet Barlas’ın eleştirisine çok sert bir dil ile cevap veren Ekrem Dumanlı; özetle, cemaat gazetelerinden çıkan yazılardan dolayı hoca efendi ve camiayı nasıl incitebiliyorsun diyor! “Akla hayale gelmez laflar. Neymiş? Cemaat yeni bir vesayet merkezi olmak ya da 'iktidarı paylaşmak' istiyormuş. Ne münasebet! Alın o Leviathan'ınızı güle güle, tepe tepe kullanın” İktidarı Leviathana(cavar)benzetiyor.

Sormazlar mı düne kadar bütün kurumlara savaş açılırken servis yapan, destek veren,  ölülere bile oy kullandırtan siz değil miydiniz? Karşınıza aldığınız insanların ve camialarının en az sizin kadar değeri yok muydu? Kadrolaşmak canavarlık olmuyor da eleştiriye maruz kaldığınızda mı canavar oluyor?

Hüseyin Gülerce ise Mehmet Barlas’a cevap verirken çok önemli bir noktayı vurguluyor. “Hizmet, dinî bir hareket değil, insanî bir harekettir. Öyle olmasaydı, sadece Türk cumhuriyetlerinde, sadece İslam coğrafyasında gayret gösterilirdi.”  Hüseyin Gülerce, açık bir ifade ile “biz dini bir cemaat değiliz. İnsani! bir cemaatiz.”

Bundan böyle halka da dini değil insani bir cemaat olduklarını göstermek zorundadırlar. Halktan yardım isterken dini, yurt dışında insani, başka coğrafyalarda başka ad altında topluma yaklaşmanın neresinde dürüstlük vardır.

Toplumun tepkilerini aza indirmek için cemaatin parasıyla yayın yapan televizyonları, gazeteleri cemaatten ayrı düşünme ihtiyacı, şuana kadar militarist bir yaklaşımla yaptıkları yayınlara karşı toplumda oluşan cemaat karşıtlığını kamufle etmekten başka bir şey değildir.

Mahkemeye intikal etmiş olan Ergenekon, Balyoz gibi davalarda basın yayın organlarının psikolojik harp tekniklerini kullanarak adeta o insanların normal yargılanmasına bile fırsat vermeden yargısız infaz yapmaları hangi hoşgörü mantığına sığıyordu? Kendilerine basit bir eleştiri ya da Sayın Gülen’e neden Amerika’dan dönmüyor gibi bir eleştiriyi hakaret kabul edenler, seçimlerde tarafını belirleyip parti gibi davranması nasıl oluyor da insani bir hareket oluyor?

“Fırtına eken rüzgar biçer” sözü ne kadar doğruymuş. Bundan böyle ister hizmet isterse insani bir hareket olarak kendilerini ifade etsinler, hiçbir zaman bu ülkede baskıcı, ötekileştirici ve kendilerinden olmayanı enterne eden anlayışlarını toplumun zihninden silemeyeceklerdir.

Beslendikleri kaynaklar Nur risaleleri ve Fethullah Gülenin fikri çalışmaları iken dini bir hareket ya da hizmet hareketi değiliz demelerini anlamak gerçekten çok zor ve bir o kadar da hitap ettikleri kitle için vahim bir durumdur. İnsani bir hareketiz sözü ise bukalemun bir sözdür. Bu sözün içini neye göre dolduracaksınız? Çevreciler, Marksistler, faşistler, dini gruplar velhasıl hepsi insani hareketlerdir. Ancak kimi çevre kimi ideolojik kimi ise yeşilay’cıdır. Hizmetlerinin çerçevesi belidir. Oysa bunlarda insani bir cemaat, yani her şeyle ilgilenen çerçevesi beli olmayan bir yapı….

Gülen hareketi gerçekten fikri yapısı ile uygulamaları arasındaki açı her geçen gün büyüyor. Kendi basın-yayın organları da bunu izah etmekte zorlanmaktadır. Bu hareketin daha şeffaf,  olmasına her geçen günden daha çok ihtiyaç vardır. Cemaat var muhatabı yoktur deniliyor!

Demokrasi konusunu gündeme getirmesi, ülkenin demokratikleşmesi için hep bayraktarlık yapıyor gibi görünmesi başka bir handikap olarak karşımızda durmaktadır. Kendi içinde eleştiriye kapalı, cemaat liderini tartışmasız tabu kabul eden anlayış ve biat kültürünü hayat tarzı kabul eden dünya görüşleri başlı başına demokrasiyle çelişki içindedir.

Kendine yar olmayan başkasına yar olamaz. Kendinize uygulamadığınız yöntemi başkası için konuşamazsınız, konuşursanız inandırıcılığınız kalmaz. “ele verir talkını kendi yutar salkımı “