İKTİDAR, MUHALİF BÜTÜN PRANGALARI(!) YOK EDİYOR!

12.02.2017 11:44

 

 
 

Türk milleti, tarihinde hiç görülmemiş baskılar, zulümler ve tetikçilik ile susturmalarla referanduma doğru gidiyor.

Tek kişi diktatörlüğüne giden süreci gücümüz oranında anlatmaya çalışıyorduk. Eğer referandumda bu yasa taslağı geçerse ülke diktatörlüğe döner diyorduk. Referanduma gerek kalmadan her türlü zulmü, baskıyı iliklerimize kadar yaşamaya başladık.  Hoş geldin diktatörlük(!)

Kişi özgürlüğü yok, hür teşebbüsün özgürlüğü yok, bilim insanının özgürlüğü yok ve devlet gücünü muhalif addedilen bütün gruplara karşı acımasızca uygulayan zalim bir iktidar var karşımızda.

Sıradan bir kitabı kendi paramızla bastıracak matbaa bulamamak, izin alınan bir otelin salonunu son anda iptal ettirmek, elektriği keserek insanları karanlığa gömmek, referandumda “hayır” diyorum diyen gazeteciyi işinden atmak, yine “hayır” diyorum diyen sendika başkanına silahlı saldırıda bulunmak ve Kamu Sen’e saldırıların devam etmesi sıradanlaşan sadece birkaç örnektir.

Dindar geçinen ve kendilerinden olmayan herkese faşizan baskılar uygulayarak yok eden münafıklar güruhunun gerçek yüzünü bir kez daha referanduma gerek kalmadan görmeye başladık.

Evet, prangalardan kurtuluyorlar(!)Hem de prangaları kökünden kazarak, yok ederek kurtuluyorlar. Sahte İslamcı güruh için, kendilerinden olmayan ve hukuku, demokrasiyi, özgürlüğü savunan herkes yok edilmesi gereken birer prangadır.

Siyasi iktidarın şikâyetçi olduğu ve kurtulmak için yok etmekte kararlı olduğu başlıca prangalar;

Türk milletinin egemenliği bir prangadır.

Milletleşme sürecimiz bir prangadır.

Özgürlükler bir prangadır.

Türk vatanında Türk izleri, mührü bir prangadır.

Parti içi demokrasiyi savunmak bir prangadır.

Anayasa, yasalar kısaca hukuk bir prangadır.

Muhalif sesler birer prangadır.

Hür teşebbüsün kendilerine biat etmemesi bir prangadır.

İhanetlerine ortak olmamak bir prangadır.

Hırsızlık ve yolsuzluk dosyalarını gündeme getirenlerin varlığı bir prangadır.

Aklın ve vicdanın sessine kulak asmak onlar için birer prangadır.

Reis çok yaşa dememek, ona biat etmemek birer prangadır.

Peki, bütün bunları kabul eden insan nasıl bir kişiliğe sahip olabilir? Dahası ona insan denilebilir mi?

Evet, sahte İslamcıların özledikleri insan modeli ve bizi mahkûm etmeye çalıştıkları dünya  budur.

Alamut kalesinin haşhaşilerini eleştirirken onlara benzemek, onların yöntemlerini kullanmak ne kötü şey.

Diğer yandan sahte İslamcıların demokrasiyi araç olarak kullandıklarını ve hedeflerinde Ortadoğu Emevi zihniyetini ülkemizde hâkim kılmak olduğunu biliyoruz.

BAHÇELİ NEREYE KOŞUYOR?

Peki, bunlara kayıtsız şartsız destek veren Bahçeli neye, kime hizmet ediyor. Parti içinde her türlü diktatörlüğü sürdürerek teşkilatları biçti, insanları ihraç etti, teşkilatlara, yönetime ülkücü olmayanları alarak MHP’yi başkalaştırdı.

Bay Bahçeli, bunlarla yetinmedi kamu Sen’e yapılan saldırıları kınamadı. Koca bir teşkilat (Kamu Sen) Ahmet Türk kadar Bahçeli nezdinde değerli değil. Acaba bu saldırılar işine mi geliyor? Ülkenin gözbebeği, en büyük ikinci sivil toplum örgütünü kendine yakışır şekilde baskı altına almaya mı çalışıyor? Ülkede diktatörlüğün bütün emareleri yaşanırken sıkılmadan hala kuzuyu kurda teslim etmekte ısrarcı olunuyorsa burada ihanet vardır, art niyet vardır, geçmişi kan ve gözyaşına dayanan ülkücü camianın sırtından kalleşçe vurulması vardır.  

Evet, Bahçeli Türk milletinin egemenliğine son vermeye, Türk vatanının bölünmesine yardımcı olmaya, cumhuriyet kazanımlarını yok ederek Emevi zihniyetinin ülkemizde hâkim olmasına doğru gücü oranında kendini koltuk değneği yaparak koşuyor. Allah bizi bu şahsiyetler ve art niyetlerinden korusun.