LİDERE DEĞİL DAVAYA İTAAT ESASTIR Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 06:42

Bazen yanlışı gördüğünüz halde bir türlü önüne geçememe gibi bir hal ile karşılaşırsınız. Uyarılarınızın kötüye gidişe hatta art niyette dönüşen duruşa karşı etkisiz kalması insanı içten içe kemirir. Sıradan bir insanın bile rahatlıkla göreceği yanlışı eleştirmeye başlarsınız fitneci olursunuz, olgulara dayalı sebep-sonuç ilişkisini temellendirirsiniz başka mahfillerin oyunu diye yaftalanırsınız. Türk milliyetçileri böylesi bir çıkmaz ile karşı karşıyadır.

Ortak akıl ile muhakeme etme,  sorgulama vizyon ve misyon belirleme gibi anlayışları “lider -doktrin ve teşkilat” gibi aslı astarı olmayan şehir efsaneleri ile bastırma yoluna giderler. TBMM’de “ Egemenlik kayıtsız şartsız milletindir.”  İbaresi yazılıyken parti içinde askeri hiyerarşi, geçerlidir. Temellendirilen hiyerarşinin temel unsuru ise lidere itaattir.

Lider, teşkilatı sevk ve idare eden, ortak akıl ile verilen kararları uygulayan kişi olması gerekirken, teşkilatları biat ve menfaat ekseninde kongreleri kazanmaya dönük bir şekilde yapılandırıyorsa, bütün kurulları etkisizleştiriyorsa, aday belirlemede, davaya hizmet yerine lidere biati öne çıkarıyorsa o yapıdan hiçbir zaman iktidar çıkmaz. Sadece kongreleri kazanan genel başkan çıkar.

Güç ve ikbal beklentileri içinde olan, biat eden, iradesini, aklını teslim ederek görevi kabullenen bir zihniyet, olsa olsa sadece lider adamı olur. Böylesi bir anlayıştan dava adamı çıkmaz. İktidar olma kaygısı böylesi bir zihniyetin amacı da olamaz.  

Sürekli gündeme getiriyoruz; MHP diğer siyasi partilerden farklı olarak bir aksiyon ve fikir partisidir. Gençlik teşkilatları, dergileri, gazeteleri ve çıkan yeni kitaplarıyla ne kadar başarılı olup olmadığını tespit imkânını bulursunuz.   Ocak Dergisi baştan sona kadar lidere itaati, gazete 6 bin tirajı ile kendi teşkilatlarında bile okunmayan kitap ise unutulan bir anlayış halini almıştır.

Ülkücü camia, seçimden seçime hatırlanan, sürekli muhalefette olduğu için siyasi iktidarın hışmına uğrayan, kendi teşkilatlarında üye kayıtlarında bile zorlanan, aday belirlemede maraba konumuna sokulan, eleştirenleri fiziki ya da psikolojik baskıyla sindirmeye çalışan bir yapıyı sırtından taşımaya devam etmektedir. 

7 Haziran seçiminde MHP oyunu artırmıştır. Bunu büyük başarı olarak gören bir zihniyet bir asra yaklaşan mücadelesiyle MHP neden iktidar olamıyor sorusuna cevap vermesi gerekir? 

MHP; Meydanlara hiç çıkmasa, propaganda yapmasa bile çekirdek oyu bu kadardır. MHP tabanı, partisi, davası için iktidarın, şer odaklarının bütün saldırılarına, baskılarına, hakaretlerine, aşından ve işinden olmasına rağmen bütün gücüyle teşkilatlarının hep yanında olmuştur. Bütün bunlara rağmen Milletvekili adaylarını belirlemede tabanın, teşkilatların, kurulların hiçbir yetkisi yoktur. Tek yetkili genel başkan.

Genel başkan etrafını oluşturan bir çember camiayla liderin irtibatını da koparmışsa orada davanın değil liderin genel başkanlıkta kalıp kalmaması mücadelesi veriliyor demektir.

Ülkücülerin aklıyla, muhakemeleriyle kimse alay etmesin. İkbal çıkar ve itaatin adı Türk milliyetçiliği davası değildir. Onun adı olsa olsa lidere bağlılık davasıdır.

7 Haziran seçimlerinin sebep ve sonuçlarını analiz edip camiasıyla paylaşan bir yapıyı göremeyeceksiniz!

Aday belirlemede yapılan yanlışların faturasının ne kadar olduğunu da göremeyeceksiniz!

Bazı illere yıllardır gitmeyerek oradaki ülkücülerin kaderlerine terk edilmelerinin seçim sonuçlarına etkisinin olduğunu da öğrenemeyeceksiniz!

Donanımlı, topluma hitap eden kitle iletişim araçlarını kullanan adayların potansiyel tehlike olarak kabul edilip adaylıklarının kabul edilmemesi ya da en alt sıralara indirilerek seçilmesinin engellenmesinin oy kaybına ne kadar etki ettiğini de göremeyeceksiniz! 

İktidar olmayı değil ülkücü hareketi kontrol etmeyi hedefleyen bir politikanın uygulandığını da duymayacaksınız.

Halka demokrasi nimetlerini anlatıp parti içinde katı kurallarla lidere itaati uyguladığını bunu camianın selameti için yaptığını gözlerinizin içine bakarak söyleyecek ve ses çıkaramayacaksınız!

Ülkücüler gerçekten bir çıkmaz ile karşı karşıyadır. Yazılacak, konuşulacak çok şey vardır. Bu lider anlayışı ve teşkilat mantığı ile ülkücüler asırlarda geçse hiçbir zaman iktidar olamaz. Bunu artık kabullenip hayal kırıklığı yaşamamaları gerekir. 50 yaşlarını geçmiş bir nesil iktidarı göremediği gibi onların çocukları da torunları da bu mantıkla sadece yıllarını heba edeceklerdir.

Ülkücülerin yeni bir durum ve vicdan muhasebesine ihtiyacı vardır. Türk milliyetçiliği davasını davası olarak gören, Türk milletini esas alan, İlk etapta Türkiye’de iktidar ve sonrasında Turan idealine ulaşmayı çabalayan yeni bir ruh ve aksiyoncu lider anlayışı zihniyetine geçmek zorundadır.

Bu yazılanları birileri çok sert eleştirecek, hakaretler ve yaftalamalar ile tepki göstereceklerdir. Bizler, birilerine şirin görünmek için hakkı saklayıp ikiyüzlülük yapmayacağız. Türk milliyetçilerinin içinde bulundukları çıkmazları dağarcığımız ölçüsünde uyarmaya ve üzerimizdeki sorumluluğu yerine getirmeye devam edeceğiz.

Ülkücüler hiçbir zaman kimsenin kapıkulu olmadı ve olmayacaktır. Onlar Türk’ün kutlu yürüyüşünün yılmaz savunucuları olarak önlerine gelen her türlü engelli sadece Allah rızasını gözetip kaldırmaya kutlu hedefe yürümeye devam edecektir. Gayret bizden takdir Allah’tandır.