MİLLİYETÇİ TÜRKİYEYE GİDEN YOL

19.09.2016 21:52

Türk milliyetçiliği düşünce sistemi, zihniyet anlayışından yeniden yapılanmaya kadar reform ile düzelmeyecek duruma gelmiştir. Zira reform; toplumsal ahengi ve yapısını var olan durumdan daha iyi duruma getirmek için yapılan değişiklik ve iyileştirme olarak açıklanmaktadır.

Türk milliyetçiliği düşünce sistemi bugünün toplumsal yapısını okuyamamaktadır. Dolayısıyla okuyamadığı toplumsal yapı hakkında fikir de yürütememektedir. Var olan yapılar ve düşünce sistemi toplumsal yapının çok gerisinde kalmış olup sıra dışı bir köylü hareketine dönüşmüştür.

Türk milliyetçiliğinin siyasi kanadı olan MHP, ne toplumun sorunlarına cevap verebilmekte, alternatifler sunabilmekte nede halkla bütünleşme gibi bir çaba içine girebilmektedir. Parti tüzüğü komünist partilerde dahi olmadığı kadar katı, totaliter, yeniliklere, gelişmeye ve muhakemeye kapalıdır.

Parti etrafında çöreklenmiş zihniyet, iptidai olduğu kadar skolastik çağ mantığına dayanan lider kutsiyetiyle bilimsellikten, gerçeklikten ve objektiflikten tamamen kopmuştur.  

Soğuk savaş döneminden kalma devlet refleksi, maalesef sürekli Türk milliyetçiliğini kontrol etme, gerektiğinde kullanma gibi bir alışkanlığını hep sürdürmüştür. Komünizmle mücadele derneklerinden tutun da 12 Eylül öncesi ülkücü hareketin şanlı mücadelesinin içine yerleştirilen devletle irtibatlı kişilerin ülkücüleri nasıl kullandıklarını ve son olarak Ermeni asala örgütü için de ülkücülerden yaralandığı gerçeği bir kez daha bu yapılarla Türk milliyetçiliğinin asli hedeflerinden uzaklaştırıldığını göstermektedir. Ülkücüleri ülkücü iradenin yönettiğini sanıyoruz Asıl hatamız burada başlıyor. Ülkücülerin seçmediği vekil belediye başkanı ve gerektiğinde kapatılan teşkilatlar bu düşüncenin somut örnekleridir.

Türk milliyetçiliği düşünce sistemini tıkayan skolastik zihniyet, totaliter ve ülkücü iradenin dışındaki yapı ve derin devlet yapılanmasından bir türlü kendini arındıramaması bugün yaşadığımız problemleri üretmektedir.

Peki, ne yapmalıyız sorusu da en az hantal yapı ve saymaya çalıştığım diğer arızaları bilmek kadar önemli hal almaktadır.

ZİHNİYET DEĞİŞİMİ

1.Türk milliyetçiliği düşünce sistemi yeniden güncellenmelidir. Ekonomiden sanata, edebiyata sosyal güvenlikten çevreciliğe, gençliğe, dış politikadan eğitim sistemine kadar her alanda Türk milleti odaklı, birleştirici, bütünleştirici, rasyonel ve gerçekçi politikalar geliştirilmelidir. Türk milliyetçiliği düşünce sisteminin tek öznesi Türk milleti olmalıdır. Kaynağı, referansı ve politikaları Türk milletinin beklentilerine göre şekillendirilmelidir. Eğer bu politikalar uygulanmaya konarsa devlette güçlenir, vatan da korunur. Söylemler ve programlar sadece ülkücü tabanı kapsayan kısır bir döngüden çıkarılıp Türk milletinin bütün fertlerini kuşatan bir yapıya dönüşmelidir. İktidar olmanın yolu da ancak bu şekilde gerçekleşebilir.

YENİDEN YAPILANMA

2.Siyasi partisi ve sivil toplum yapılanmaları açık, şeffaf, demokrasiyi özümsemiş, hesap verebilirliği olan, yeniden yapılanmalara gidilmelidir. Lider-Doktrin –Teşkilat efsanelerine kapılıp bağnazlığa ve baskıcı anlayışlara kapıları tamamen kapatmalıdır. Gençlik teşkilatlarını siyasetin girdabına sokmadan Türk milli kültürü ve gelişen bilim ve teknoloji ile teçhiz etmelidir. Bütün yapıların görev yetki ve sınırları önceden belirlenmelidir. Örneğin siyasi parti gençlik teşkilatları ya da Memur sendikasına müdahale hakkına sahip olmamalıdır. Bu farklı örgütlenmeler hem kendi üyelerinin hak ve menfaatlerini korur hem de siyasi yapının şekillenmesinde etkili olur, keyfi uygulamalara karşı da baskı grubu oluştururlar.

TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİ SİVİLLEŞMELİDİR.

3.Türk milliyetçiliği dünya görüşüne mensup olanlar artık şunu anlamalıdır! Türk milliyetçiliği devletin değil milletin koruma refleksidir. Dolayısıyla gizli ajandası olanların devlet ya da vatan elden gidiyor teraneleriyle Türk milliyetçilerine görev biçme hastalığına hiçbir şekilde prim vermemelidirler. Türk milletinin refahını, Mutluluğunu ve onu muasır medeniyet seviyesinin üzerine çıkarma ülküsü zaten devleti de vatanı da korur.

Sonuç itibariyle Milliyetçi Türkiye’ye giden yol Türk’ün Rönesans’ı diyeceğimiz yeniden doğuş ile gerçekleşir.  Zihniyet devrimi, demokrasiyi içselleştirmiş yapılar ve icazetini başka mahfillerden alan değil Türk milletinden alan sivil milliyetçilik ile Milliyetçi Türkiye’ye merhaba diyeceğiz.