ORTADOĞU POLİTİKAMIZ CİZRE SOKAKLARINA TOSLADI

03.04.2016 18:18

Dünyanın en kadim bölgesi Ortadoğu tarih boyunca hep savaşlara sahne olmuş, dönemin emperyal güçlerinin hayallerini, iştahlarını süslemiştir. Sadece haçlı savaşları ve devamında Batının mücadelesi bu bölgede asırlarca sürmüş olup bu mücadele hala da devam etmektedir. Batının bölgeye verdiği önemle ilgi gerisini siz düşünün.

Kaderin cilvesi aynı oyun tekrar servis edilmiş görünüyor. Bölge toplumları değil okyanus ötesinden, kıta Avrupa’sından, uzak doğudan ve kuzeyimizden gelen emperyal güçler bölgeyi tasarlıyor.

Emperyal güçler bölgeyi tasarlamadan önce alt yapısını hazırlarlar. Osmanlıya karşı Arapları ve diğer toplulukları milli devlet kurma bahanesiyle teşvik ettiler. Adeta kumlar üzerinde cetvel ile yapay devletçikler oluşturdular. Ogün hedeflerine tam ulaşamadılar. Sevr arzusu kursaklarında kaldı. Bugün yapılmaya çalışılan eksik bıraktıkları bölünmeleri hızlandırarak kendilerine hizmet eden uydu ve hizmetkâr devletçikler oluşturmaktır.

Günümüzde de değişen bir şey yok, Emperyal güçler BOP projesini gündeme getirdiler Ortadoğu halklarını özgürleştireceklerdi(!)

BOP eş başkanlarından birinin ülkemizin başbakanı olması düşmanın ne kadar sinsi ve akıllı politikalarla düşmanı kendi silahı ile vurmaya çalıştığının en somut göstergesidir. Kandırılmak iktidarımızın hep kaderi oldu. Ne diyelim ki.

BOP eş başkanlığıyla Ortadoğu’yu tasarlamayı hedefleyen eş başkanımızın idealleri Cizre sokaklarında Türk devletinin egemenliğini sorgular hale getirdi. Eş başkanımızın batılıların oyununa geldiği bugün açık seçik görünmektedir.   Oysa Ortadoğu’nun baharından bahsediliyordu.

Kuzey Afrika’dan başlayarak Irak dâhil bütün Ortadoğu’da demokrasi baharının esintilerini yaşayacaktık. Ne hikmetse demokrasi katı diktatörlüklere değil Batının çıkarlarının en az olduğu ülkelere getirilmek istenmesidir. Körfez ülkeleri ve Suudi Arabistan çok demokrat olduğu için mi ya da ihtilalla başa gelen Mısır diktatörü demokrat olduğundan mı sözde demokrasi havarisi batılıların değişmez müttefiki olmaktadır? Batının insan hakları, demokrasi, özgürleşmeyle hiçbir ilişkisi ve iddiası yoktur. Batının tek kutsal değeri vardır. ÇIKAR.

Evet! Ortadoğu’da sınırları yeniden çizilirken Ortadoğu’nun esas sahibi, başat gücü ve geçmişte bakiyemiz olan topraklar hakkında tek planımız, öngörümüz ve kısa-orta -uzun vadeli politikalarımızın olmaması bizi hakikatten kahrediyor.

Dünyanın en köklü devlet geleneğine sahip yönetme kabiliyetiyle çağlar açıp çağlar kapatan bu millet öngörüsüz millet anlayışından nasibini almamış ilkel zihniyetliler elinde oyuncağa dönüştü.

Rusya kısa sürede buhrandan çıkarak eski gücüne ulaşırken Rus azınlığın bulunduğu Kırım yarımadasını ilhak etti. Ukrayna’nın doğusunu ve Kuzey Gürcistan’ı fiili olarak topraklarına kattı.  Her Rus’un bulunduğu bölge Rusya’nın şemsiyesi altında olacağını adeta bütün dünyaya ilan etti.

Aynı durum İran içinde politik duruş haline geldi. İran’ın güvenliğinin Yemen’den, Lübnan’dan, Basra’dan başlayacağını biliyordu. Nitekim Yemen ‘de Şii Husiler iktidara devrim yaparak geldiler. Lübnan içinde en güçlü siyasi ve askeri organizasyon olarak Şii Hizbullah İran’ın adeta sınır gücü Lübnan’da olarak ortaya çıktı.

Suriye’de azınlıkta olmalarına rağmen Nusayriler diğer bir isimle Arap aleviler devlet güncü elinde bulundurmaktadır. ABD’nin Irak yönetimini devirmesiyle Irak’ta da devlet gücü Şii Arapların eline geçti. Arap yarımadasını bir düşünün; dört tarafı Şii hilali ile çevrilmiş durumdadır.

Batılı güçler bu yapılanmayla Sünni ekseriyetin dünya liderliği üzerindekini etkisini parçalamayı hedeflemektedirler. Zira Şii İslam genelde kendi coğrafyasında diğer Müslüman Sünni topluluklarla mücadeleyi hep ön plana çıkardığı için Batılılar için büyük tehlike arz etmemektedir.

İslam coğrafyasında içten bu kırılmayı sağlayan emperyal güçler tarih yapan, tarih değiştiren Türk milletinin bu kuşatmaya tamamen kısılması için ikinci bir kuşatmayı hedeflemektedirler.

Bu kuşatma harekâtında çok enteresandır hem batı bloğu hem de Rusya ve Çin destek vermektedir. Zira Türk milletinin tekrar tarih sahnesine çıkması Ortadoğu’dan başlayacak Güney Azerbaycan ve doğu Türkistan ile Tür cumhuriyetlerini kapsayacak turan hedeflerinin tehlikesinin kendilerince farkındadırlar.

Bunun için Ermenistan başlayan İran ile örülen ve kuzey ırak ile Suriye’nin kuzeyinden Akdeniz’e açılacak bir Kürdistan Türkiye’nin hem İslam dünyasıyla hem de Türk dünyasıyla irtibatını kesileceğini hesaplıyorlar.  PYD denilen Vandallar sürüsünü hem Rusya hem de ABD, Avrupa birliği ve İsrail’in müttefik ilan etmesi niyetlerini açıkça ortaya koymaktadır. İşin en hazin yanı Türk milletini kuşatmaya çalışan PYD sürüsünü AKP iktidarının zor anlarında desteklemesi, nefes aldırması da tarihte kayıt altına alınacak bir hata ya da ihanet olarak not edilecektir.

Suriye’de 1 milyon Kürt, 5 milyon Türkmen var. PKK o bölgedeki Kürtleri dış güçlerle birlikte bir müttefik(!) haline getirdi. Koca Türk devleti bırakın 5 milyon Türk’ü Süleyman Şah türbesini koruyamadı. Kerkük peşmergeler tarafından işgal edilince ses çıkarmayan ve işgalcileri parti kongrelerinde ağırlayanlardan Türk’e hayır gelmez.

Kobaniye yardım eden AKP, dış politikayı bırakın ülke içinde onlarca Kobanilerin oluşmasına sebep oldu. Böylesi vizyonsuz, misyonsuz bir yapı, ülkeyi ateş çemberine sokarken dış politikada neler yapabilir ki?

Ortadoğu’da yeni bir dünya kuruluyor. O dünyada yerini alan, hak ve menfaatlerini koruyan ancak hedefine ulaşabilir. Hamasetle, yalanla, saçma ütopyalarla, kitlelere karşı ikiyüzlü davrananlar, ülkesinde sosyal yapının temellerini dinamitleyenler bırakın dünya politikasını ilçelerde egemenliği sağlayamamaktadırlar.

Ortadoğu’ya çekidüzen vermek isteyen AKP ülkeyi Ortadoğu’ya çevirdi.   Türkiye zor günler geçirmektedir. İnşallah devlet aklı bu saçma zihniyette galip gelirde en az zararla yaşadığımız cendereden kurtuluruz. AKP iktidarının öngörüsüzlüğü bizimle birlikte bütün Ortadoğu’yu ateş hattına atmıştır. Allah yardımcımız olsun.