Türk milleti neden birçok kırılma, ayrışma ve bölünme çabasına rağmen istenilen tepkiyi vermiyor? Haklı olarak hep kendimize sorduğumuz bir soru olarak ta kalmıyor arkasından milleti değişik yaftalarla kötülemeye başlarız. Birileri bayrak indiriliyor, şehit cenazeleri geliyor, Türklüğe ait ne varsa ortadan kaldırılıyor, egemenliğin paylaşımı isteniyor, ülkenin bir bölgesinde devlet otoritesi yok daha ne olsun ki diyebilir. Bütün bu soruların cevabı Türk milletinin tarihi birikimiyle kazanmış olduğu kültürel kodlarında mevcuttur.
Türk milleti devlet denilen mekanizmayla egemenlik gücünü kullanır. Devlet ile millet arasındaki bağ millet ile devleti adeta özdeşleştirir. Bu anlayış hem uzun asırlar birçok bölgede cihan devletlerini kurmasını sağlamış hem de devleti milletin önüne geçirme gibi yanlışlara da girilmesine neden olmuştur. Şimdilik asıl konumuz bu olmadığı için üzerinde fazla durmak istemiyorum.
Türk kültüründe devlet ebed müddettir anlayışı Türk insanının zihni ve fikri yapısını da büyük oranda şekillendirmiştir. Devlet bireylerin mal, can ve namusunu korumakla görevlidir. Devlet adına başkalarının bu hakkı kullanması zihinlerinde bile geçmez. Türk insanının uzun asırlar boyu kazanmış olduğu devlet geleneği bunu emrediyor. Modern devletlerde ve gelişmiş milletlerde olması gereken tavırda budur.
Devlet otoritesinden mahrum kalmamış ve asiliği eşkıyalık olarak algılayan Türk milleti devletine itaati hayat tarzı olarak seçmiştir. Tarih boyu Türklerin ayaklanması fetret dönemleri ya da devlet otoritesinin ortadan kalktığı zaman ortaya çıkmıştır. Hal böyle olunca her türlü kırılma, ayrışma ve bölünme çabalarında hep devletinin böylesi oyunları bozacağı, tehlikeyi bertaraf edeceği düşünceyle devletin işleyişine müdahalede bulunmamıştır.
Günümüze gelince; Türk yurdu ve milleti üzerinde her zamandan daha çok ve büyük çaplı oyunlar oynanmaktadır. Vatandaş haklı olarak “devletim varken benim bu işlere müdahalem sadece kaosu doğurur” diyerek sesiz kalmaktadır.
AKPnin başarısında yukarıda saydığım nedenlerden dolayı devlette olan bağlılığında büyük oranda etkisi olduğunu unutmayalım. Bu arada muhalefet partilerinin toplumu yeterince aydınlatamaması da var olan durumun devamına etki etmektedir.
Türk devletini ortadan kaldırmadan ama Türk devleti olmaktan çıkaran, içini boşaltan devleti dönüştürme çabaları sürerken otoritenin de devam ediyor olması olayın vahametinin algılanmasını önlemektedir. Zira otoritesizlik olmadığı için halkın refleksi harekette geçemiyor.
Velhasıl Türk milleti otorite ortadan kalkmadan tıpkı kurtuluş savaşı gibi milli refleksini harekette geçiremiyor. Haklı olarak otoritenin ortadan kalkmasını mı beklemek lazım şeklinde eleştiriler de olabilir. O zaman muhalefet partilerinde sivil toplum örgütlerine sıradan vatandaşa kadar sesiz devrim dedikleri devleti dönüştürme çabalarını boşa çıkarmanın meşru yolları ve yöntemlerini bulmak zorundadırlar. Halil KONUŞKAN arkadaşımızın dediği gibi otorite ortadan kalkınca “Türk eline silahı alır” O noktaya gelmemesi için yeniden dirilişe, uyanışa ihtiyaç vardır.