PARALEL PARANOYASI VE AKP

18.04.2016 17:45

Yakın tarihimizde başat güçlerin, özellikle AKP’nin psikolojik harp oyunlarıyla geçmiştir desek herhalde abartı yapmış olmayız. İktidara geçebilmek ya da iktidarlarını koruyabilmek adına başta toplum olmak üzere bütün teşkilatlı, teşkilatsız grupları bilgi çarpıtması olarak ifade edebileceğimiz algı yöntemleriyle yalan- yanlış haberlerle, yorumlarla ve sanal olaylarla bireylerde kanaatlerin oluşmasını sağlama yoluna gitmişlerdir.

 Yaşadığımız süreçte bütün gafletlere, ihanetlere rağmen AKP toplumda desteğini kaybetmiyor sorusunun cevabını da algı operasyonları ile insanlarda oluşturduğu kanaatlerde aramak gerektiğini unutmayalım.  

Toplumu yönlendirmeye çalışan siyasi iktidar mensupları kendilerine rakip gördükleri bütün kesimleri, şahsiyetleri bazen hukuk oyunları bazen illegal tuzaklar bazen de bilgi çarpıtmayla devre dışı bırakmışlardır ve bırakmaya devam etmektedirler. Bu süreçte özellikle dini değerlerin acımasızca kullanıldığı meta aracına dönüştüğünü de unutmamak lazım. Yolsuzluğun adı hayır kurumlarına bağış ile başlayan yolsuzluğa maalesef en kutsal değerlerimizi de alet ettiler

Son yıllarda bu oyunları profesyonelce uygulayan ve de bir hayli başarılı olan tek güç AKP iktidarıdır.

Önce vesayet ile savaş diyerek demokrasi cephesi oluşturdu. “İlleri demokrasi” hikayeleri ile başta marjinal sol dahil olmak üzere bölücüleri, cemaatleri, liberalleri ve üst tabaka iş adamlarını, sanayicileri yanına çekti. Orduya savaş açarak bildiğimiz Ergenekon ile başlayan hayali örgütler senaryosu ile orduyu terör örgütü ilan etti. Makyavelci yaklaşımın bütün özellikleri artık AKP iktidarı için vazgeçilmez yöntemlerdi. Bu acımasız ve Makyavelci yöntemiyle bütün milli diyebileceğimiz direnç kalelerini etkisizleştirdi. Kendi yalanlarına, ihanetlerine bile gerekçeler bularak zihinleri iğfal ettiler.

AKP hedeflerine ulaşabilmek için bütün şer güçlerin imkân ve kabiliyetlerinden azami ölçüde faydalanma yoluna gitti. Bu noktada yargıyla başta ordu olmak üzere yargının kendisini de felç etme yoluna gitmeye karar verdi. Bu hedefe ulaşmak için yıllarca Hasan Sabah ilkelerini uygulayan Gülen cemaatinin imkânlarını, kabiliyetlerini kullanmaya başladı. “Ne istedilerse verdik” derken aslında devlet kurumlarını felç etmek için hâkim, savcıdan çok biat etmiş kamikazeye benzeyen cemaat militanlarından yararlandılar. Kamikazelerin yargıyı felci birçok dramı da beraberinde getirdi. Cemaat için “taban ibadet, orta kesim ticaret ve üst kesim ihanet içindedir” diyenlerin kendileri acaba ne durumda? Onlardan ne farkları kaldı?

Diğer yandan milli devleti ortadan kaldırmak ya da işlevini sulandırarak artık milli devletin miadı bitmiştir öyleyse ümmet anlayışına geçmek zorundayız diyebilmenin yol ve yöntemleri üzerinde fikir yürütüyorlardı. Silahlı terör örgütüyle ilk kez Türk devleti adına AKP Oslo ile başlayan kirli pazarlıklar yapmaya başladı. Dolmabahçe mutabakatı rezaletin zirve yaptığı ve Türk tarihinin kara lekesi olarak adeta Sevr gibi zihinlere işlenecekti.

Bölücüler silahlı bırakacak Türk milleti etnisite seviyesine düşürülecek meşhur otuz altı parçalı çok yamalı toplum ile üst kimlik din olan ümmet devletini inşa edeceklerdi. Evdeki hesap çarşıya uymadı. Habur ile başlayan rezaletler Çözüm denilen ihanetin daniskası süreç ülkeyi fiilen böldü. Türk askeri -polisi ihanet sürecinin mimarlarının adeta PKK’ya teslim ettiği bölgeyi yeniden almak için birilerinin utanmadan yeniden vatan yapıyoruz dedikleri mücadeleye giriştiler Bu süreçte tekrar devlet otoritesinin sağlanması günde verilen 5-10 şehit kanlarıyla devam ediyor.

İhaneti bilgi çarpıtmalarla örtmeye çalışan AKP aynı zamanda iktidarını korumak için muarızlarını da şekillendirme yoluna gitmektedir. AKP bu ikiyüzlü politikalarıyla Türk tarihinde istisnai bir yere gelmiştir. Cemaati öcü gösterirken cemaatin uyguladığı yöntemlerin aynısını rakiplerine hem de devletin bütün imkânlarını kullanarak gerçekleştirmektedir.”

Bürokrasiden cemaati temizlerken kendi elemanlarını hiçbir kural kaide tanımadan aynen cemaatin yaptıklarını tekrarlamaktadır. AKP politikaları tıpkı cemaat politikalarını devamıdır. Sadece cemaat militanları yerini AKP militanlarına bırakmıştır. Hasan sabah grubu gitmiş “mücahitlerimiz” görevi devralmıştır. Kısacası AKP politikaları, “Tencere dibin kara seninki benden kara” misali olarak karşımızda duruyor.