SAHTE İSLAMCILARIN ÜMMET ÜTOPYASI KAN VE GÖZYAŞIYLA SÜSLENMEKTEDİR(!) Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 06:14

İslamcı olarak öne çıkan grupların tek başarılı oldukları konu, bulundukları ülkelerde var olan düzeni yıkmak oldu. Hedeflerine ulaşmak için toplumlarda var olan bütün değerleri kullandılar. Geçmişten gelen aşağılanmalara, hor görülmelere tepki olarak toplumlarda ötekileştirme yoluna giderek rakip gördükleri grupları acımasızca ve İslam ile açıklanamayacak gaddarlıklarla enterne etmeye başladılar. İnsanları hedef almakla kalmayıp girdikleri alanlarda medeniyet ve kültür ile ilgili ne varsa yok ettiler.  Kuzey Afrika’dan başlayıp Ortadoğu coğrafyasına kadar meydana gelen gelişmelerin tamamı aynı özellik göstermektedir.

 

Ortadoğu coğrafyası milletleşme sürecini tamamlayamamıştır. Baskın unsur olarak ortaya çıkan din (İslam) faktörü bizim anlamlandırdığımız din değil kabile dinidir. Camiler, türbeler kutsal alanlar dâhil olmak üzere her yer bombalanıyorsa bu anlayış evrensel bir din olan İslam değildir.

Aşiretçi zihniyetin meşru düzeni yıktıktan sonra onun yerine doğru ya da yanlış dahi bir düzen getirememiş olması, aşiret kültüründen milletleşmeye geçememesine bağlıdır. Devlet denilen aygıt başat aşiretin aracı olmaktan öteye geçememektedir. Böylesi bir anlayış Irak’ta suni Arapların yaşadığı bölgede Şii yönetimine tepki olarak IŞİD gibi bir terör örgütünü desteklemeleri gibi durumları ortaya çıkarır. Irak ordusunun Musul dahil olmak üzere birçok yerde savaşmadan terk etmesi bizim anlam yüklediğimiz vatan, millet gibi aşiret üstü kavramlara sahip olamadıklarını göstermektedir.

Ülkemizdeki durumda bu coğrafyalardan biraz farklılık gösterir. Türk milletinin milletleşme sürecini tamamlaması ve geçmişten gelen devlet geleneğine sahip olmasıdır. AKP iktidarı ile hem iç politika hem dış politikada belirli değişikliklere gidildi. Milletleşme sürecini tamamlayıp kurtuluş savaşı ile milli devletini kuran Türk milletinin toplumsal yapısı ile AKP iktidarının hedeflediği millet anlayışı arasında uyumsuzluklar ortaya çıkmaya başladı. Din kardeşliğini(!) öne çıkaran ümmet anlayışı milli devletin yerine geçmeye başladı.

Böylesi bir çabanın ilk sonuçları ülke içinde insanları küçük kümelere bölerek milli şuuru ortadan kaldırma, kurumlara şekil veren millet ve milli devlet anlayışını sulandırarak zayıflatmak hedeflendi.

Ümmet anlayışında başat kültür olarak Türk milleti olmamalıydı zira öğretileri bunu reddediyordu. Önce Türkiye’de suni topluluklar oluşturdular, bunları İslam kardeşliği ile yeni millet dedikleri ümmet anlayışını devreye soktular.  Böylesi bir anlayış milli devletin kutsal sembollerini, değerlerini de anlamsız kıldı. Askerin başına çuval geçirildiğinde tepki göstermeyen, bayrak indirildiğinde kışkırtma deyip sineye çeken anlayış, aslında halk için infial durumu olan bu olaylar ümmetçi zihniyetin kutsalları değildir. Halkımız bunu anlamakta zorlanıyor.

Ortadoğu’da başat güç olan aşiretler için diğerleri nasıl büyük tehdit ve hain olarak algılanıyorsa bizde de ümmet-sığ, dar, ön yargılarla beslenen İslam’ı değil kendi gruplarını kapsayan anlayış- anlayışının gereği olarak kendilerinden olmayan herkesi hain ilan etmeleri bu sığ öğretinin bir sonucudur.

Ülkemizde orta doğu kadar etkili olamıyorsa Türk toplumsal yapısının bu anlayışa direnmesinden kaynaklanmaktadır.

Siyasi iktidarın dış politikası da iç politika gibi aşiret, mezhep eksenli bir özellik göstermektedir. IŞİD örgütü alevi ya da Şii olan insanları sorgulamadan katletmesi, ülkemizde de teröre kurban gidenler için başbakanın suni vatandaşlarımız tabirini kullanması bu zihniyetin insana bakışını göstermektedir. Musul konsolosluğunun basılması ve sonrasında yaşanan ,yaşanacak olaylar dış politikadaki bu sakat bakıştan kaynaklanmaktadır.

Tarih boyunca iktidara gelen böylesi zihniyetler toplumlara sadece kargaşayı , kan ve gözyaşını miras olarak bırakmışlardır.

Bayrağın askeri bir alanda gönderden indirilmesine, sadece askeri araçlardan birinde 102 kurşun olmasına rağmen askerin karşılık vermemesini insan sevicilik olarak kimse açıklayamaz.

Bayrak ,vatan,egemenlik kavramları inandığımız dünya görüşü ile ilintilidir. Bayrağımız indirildiğinde, egemenliğimiz paylaşıma açıldığında siyasi iktidar neden çok tepki göstermiyor gibi yaklaşımlarla aslında karşımızdakini de tanımadığımız gösteriyor. Devlet bayrak egemenlik ve millet anlayışları tahminimizden de çok farklılık göstermektedir.

Dünyanın ulaştığı düşünce zihniyetine, aklın, bilimin verilerine aykırı olan bu saçma anlayış inşallah milletimize daha fazla zarar vermeden tarihteki malum