SAYIN DEVLET BAHÇELİ’NİN TUNCELİ SEFERİ Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 09:37

İktidar mensuplarının kullandığı dili analiz etmek ve yapmaya çalıştıklarını basit bir gözlem ile müşahede etmek oynanan oyunun ne kadar sistematik ve bilinçli yapıldığını göstermektedir. Yıllarca yer altında kinlerini, nefretlerini teşkilatlanarak dile getirenler, demokrasi nimetlerini kullanarak açık-seçik olarak Türkiye Cumhuriyetine ve onu kuran irade olan Türk milletine savaş açmışlardır. Başka kelimelere kavramlara sığınarak durumu sulandırmaya gerek yoktur.

Devletin kurumlarını ele geçirmek için Türk milletiyle hesabı olan herkesle dost oldular. Direnç kalelerini birer birer yok ederken Türk milletini bir arada tutan ne kadar bağ varsa ona saldırmaya devam ediyorlar.

Mikro milliyetçilik ile ülkeyi parçalamaya ve sözüm ona İslam ümmeti mantığıyla yeniden buluşturmaya çalışacaklarına inanıyorlar. Sosyal olaylar patlak verdikten sonra onları kontrol etmenin zorluğu kadar nelere mal olacağını da tahmin etmek mümkün değildir.

Siyasi iktidar bütün gücünü kullanarak Türk milletini tarihte hiç görülmemiş şekilde genetik kodlarını yok etmeye devam ediyor. 

Demokrasi ile iktidara gelen meşru hükümet, meşru olmayan bir şekilde Türk milletini tarihin sahnesinden silme mücadelesine girişmiştir. Tarihte ortaya çıkan bütün isyan ve onun başı olan haydutları kahraman ilan ederek o dönemde mücadele eden devlet kurumları ve yöneticilerini mahkûm etme kararındadır.

İmparatorluk, cihan devleti geleneğinden gelen ülkemizi bebek katiliyle pazarlık yapma noktasına getirmiştir. Ülke içinde Türk izlerini silmeye devam ederken ülke dışındaki Türkleri de bölücülerin ve Türk düşmanlarının insafına bırakmıştır.

Ülkenin bir bölgesi kim ne derse desin işgal edilmiş durumdadır. O bölgedeki asker kışlaya, polis karakola hapsedilmiştir. Bayraklardan okullara, büstlere kadar milli olan her şey yakılırken devlet olmanın vasfını bir Allah’ın kulu kalkıp neler olması gerektiğini açıklamak istemiyor. Yüzlerce Mehmetçiği katletmiş olan Dersim şakilerini kahraman ilan edenler oradaki şehit Mehmetçiği Yezide benzetecek kadar adileşebilmektedirler.

Hükümet sözcüsü otuz beş bin vatan evladını katleden bebek katilinin itibarının zedelenmemesi gibi insanın havsalasının alamayacağı sözler sarf edebilmektedir. Hükümet, asker ve polisle ancak girebildiği bazı bölgelere muhaliflerine “siz neden gidemiyorsunuz “diyerek sözüm ona köşeye sıkıştırmaya çalıştığını sanıyor. Oysa bu sözün kendisi devletin ortadan kalktığını, hükümetin hükmedemediğinin ispatıdır.

Böylesi bir dönemde Sayın Bahçeli’nin Tunceli’ye gitme kararı hem Türk milletinin geleceği açısından hem de hainlerin hayallerinin hüsranla noktalanması açısından dönüm noktasıdır.

Türk milleti kan vererek, can vererek vatanlaştırdığı aziz toprakların her karışında şehit kanı olduğunu ve her Türk evladının oraya sahip çıkmak zorunda olduğunun hem idrakinde hem de gerektiğinde yeniden vatanlaştırmaya hazır olduğunu da dost düşman herkese bildirmeye de kararlıdır. 

Sayın Bahçeli bu hareketiyle Türk milleti üzerinde oynanmak istenen kahpe oyunu ters yüz edebilir. Başta ülkücüler olmak üzere bütün Türk milletinin arkasında olduğunu da bilmelidir ve biliyordur da. Malazgirt ile vatanlaşan aziz topraklarımız Tunceli ile yeniden Türk milletini kıyamı başlayacaktır.

Selam olsun o kıyama destek olana, onunla yürüyene ve gönlü o kutsal yürüyüşte olana. Selam olsun büyük Türk milletine.