SİYASİ İSLAMCILARIMIZ!VE LİBERALİZM Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 06:19

Liberalizm kavramı bir hayat tarzı, dünya görüşü olarak anglo sakson ülkeleriyle kıta Avrupa’sının bir kısmında uygulanan, son yıllarda demirperdenin yıkılmasıyla bütün dünya da egemen olmaya başlayan doktriner dünya görüşü olarak karşımıza çıkmaktadır.

Bizi ilgilendiren kısmı, siyasal İslamcılar ile liberallerin zorunlu dostlukları, aşkları üzerinde düşünülmeye, fikir yürütmeye değer bir alan olarak karşımıza çıkmasıdır.

Siyasal İslamcılar ile Liberallerin öğretileri, davranışları, algılamaları, değerleri, öncelikleritaban tabana zıt iki dünyanın buluşması kadar farklıdır.

Hal böyle olunca bu cenahlar nasıl oldu da Avrupa değerleri- özgürlüklerin artırılması, hür teşebbüsün önünü açması, her türlü fikri hürriyeti destekleyen, farklı düşünenlerin, hürriyetlerini savunan ayrıca devletin sağlık, emniyet, maliye ve güvenlik gibi konuların dışında ekonomik hayattan çekilen devlet anlayışı- olan liberalizmin ateşli savunucusu oldular?

Gömlek değiştirme ile insanların paradigma değişikliğine giremeyeceklerini maalesef toplumumuz fark edemedi.Nabza göre şerbetin verildiği dönem bitiyor. Artık kara göründü.

Siyasal İslamcıların liberalizmin bayraktarlığına soyunma nedenlerini doğru cevaplayabilirsek Türkiye üzerinde oynanan oyunları da doğru teşhis etmiş oluruz.

Demokrasi kültürü bize Avrupa da olduğu gibi halkın mücadelesi sonucu gelmedi. Cumhuriyetle birlikte devleti yöneten kadroların tepeden inmeci bir mantıkla halka kabul ettirdiler. Başka yolu da yoktu.

Demokrasi kültürü bu özelliğinden dolayı halkın bir kısmında taban bulamadı, içselleştirilmedi. Demokrasi değerlerini getiren zihniyetin, zihin olarak şarklı mantığa sahip olması, halkın ne yapacağına kendilerinin karar vermesi,zamanla seküller bir anlayışa başvurmaları, Türk milli değerlerinden kopma, genelde toplumu, özelde Siyasal İslamcı cenahlarda tepki ve içine kapanmalarına, zaman zaman yeraltına girmelerine sebep oldu.

Siyasal İslamcıların farklı cemaat, tarikat gibi homojen olmayan özelliklere sahip olmalarına rağmen demokrasi karşıtlığı ortak paydaları olmuştur. CHP’nin tek partili sisteminde mütedeyyin insanlara karşı çok sert, anlamsız ve aşağılayıcı tavırlarda bu cenahın bilenmesini sağlamıştır.

Günümüze gelindiğinde siyasal İslamcılar, önlerinde birer bariyer olarak gördükleri başta devlet olmak üzere bütün kurumlardan başlayarak etkisizleştirmek için güce ihtiyaç duydular.

 Hedefe ulaşabilmek için Yeni paradigma yolu açılmalıydı. Böylesi bir ihtiyaç, başta Avrupa birliği kriterlerini getirme bahanesine sığınma ile başladılar.

Özgürlük alanlarını genişletme iddiası, serbest ekonomi, sivil toplum örgütleri, toplumun yumuşak dokuları olan mezhep, cemaat, etnik ayrımcılık gibiemperyal güçlerin her zaman destek verdiği unsurları da arkasına alarak önlerinde engel gördükleri direnç kalelerini yok etmeyle başladılar.

Siyasal İslamcıların savundukları bu değerler ile içselleşmiş tutumları arasında çok fark olduğu kısa zamanda ortaya çıkmaya başladı. Seçim ve siyasi partiler yasasını bir türlü değiştirmemeden tutunda kendilerini eleştiren insanlara baskı kurmakla kalmayıp ağıza alınmayacak hakaretler, linçler psikoloji baskılar, devlet yönetiminde siyasi taraftarlığa dayalı kadrolaşma bilinçaltlarını bu millet tarafında görülmesini sağladı.

”Polislerimiz,Taksimde, kahramanlık destanı yazdılar “ sözü herhalde daha uzun süre konuşulacaktır. Farklı cenahlarla yapılan zorunlu aşk evliliği gerçek yüzlerini ortaya çıkardıkları için bitiyor.

Siyasal İslamcılarla kol kola girenler, ” şimdilerde neden böyle katı tavır içine girdiler- öyle değillerdi” gibi kandırılmışlığın vermiş olduğu şaşkınlıkla birlikte tepkilerini ifade etmeye çalışıyorlar.

Siyasal İslamcı ideolojiden demokrasi ve demokratlık çıkmaz. Öğretileri fanatizm, dogmatizm ve militarist özellikler gösterdiğine göre gömlek değiştirmeyle bu işler olmuyor. İslami gelenekten gelen aydınların zihni alt yapıları, duruşları siyasal İslamcı hegemonyayı kırarsa bireyci, özgürlükçü yaklaşımlar ortaya çıkarsa o zaman hem aydın hem de demokratlık kültürü kazanmış olacaktır.

Önümüzdeki dönemde İslami duyarlılığı olan aydınlarımızın bu cenahtaki fanatizmi, biati kaldırabilirse, o cenahı derin uykularından uyandırabilirse –istismara en müsait cenah- asıl kazançlı çıkacak olan Türk milleti olacaktır.