ÜLKÜCÜ HAREKET YOL AYIRIMINDADIR.

09.09.2016 21:35

Mevcut yönetim siyaseti bırakmış ülkede olup bitenlere karşı kayıtsız ve sadece periyodik hale gelmiş basın açıklamaları ile alanını sınırlandırmış durumdadır.

Ana muhalefet lideri nerede bombalanma varsa oraya gidiyor, şehit ailelerini taziyeye gidiyor, mağduriyetler varsa oraya gidip gerekli tepkiyi koyuyor. 15 Temmuz darbe girişimine karşı İzmir ve İstanbul’da devasa mitingler yaparak ana muhalefet olmanın sorumluluklarını yerine getirdi.

MHP yönetimi ne camiasıyla bütünleşmek için genel başkan illeri gezip teşkilatlarla buluşuyor, ne halkla bütünleşme gibi bir kaygıya sahip ne de toplumsal olayların cereyan ettiği illeri ziyaret ediyor.

Mevcut yönetimin tek yaptığı şey, sürdürülemez durumu eleştiren ülkücüleri jurnallemek, iftira atmak ve ihraç ederek koltuklarını garantiye almak. Oysa şuan seçim olsa oy oranı% 5 lerin bile altındadır. Bu anlayışa tabir caizse harakiri yapmak demektir.

Bile bile harakiri yapan bir yönetimi desteklemek imkânsız olduğu gibi oluşturduğu engelleri ortadan kaldırmakla geçen zaman sürecinde atı alan Üsküdar’ı geçecektir.

Toplum canlı ve dinamik bir varlıktır. Durağan zihniyetlerin dinamik toplumlarda esamesi okunmaz.  AKP’nin ülkeye dayattığı monokrasi ve olağanüstü halden kaynaklı ve sistematik şekilde muhalefeti bitirme stratejisi her ne kadar “Yenikapı” ruhu olarak yansıtılıyorsa da AKP’nin kadrolaşmayla devleti dönüştürme mücadelesi olduğu açık seçik ortadadır.

Türk milletinin varlık –yokluk mücadelesinin verildiği bir süreçte ülkücü hareket dinamik, toplumla bütünleşmiş ve iktidara yürüyen bir organizasyonla atak yapmak zorundadır. Yoksa sadece fırsat kaçmayacak geleceğin Türkiye’si şuan ki Türkiye’den çok farklı olacağı gibi bugünleri de arar olacağız.

Ülkücü hareket yol ayırımındadır. Yazarı, düşünürü, bürokratı sürekli baskı altındaysa, iftiralarla tutuklanıyorsa, basın-yayında yokluğa doğru gidiyorsa bu sürdürülebilir bir durum değildir.