Ya Devlet Başa Ya Kuzgun Leşe

03.04.2016 18:25

Zifiri karanlık bir dönemden geçiyoruz… Öngörüler, demeçler, kararlılık vurguları ve yalanlar her zaman olduğu gibi, harfi bile değiştirilmeden aynen tekrarlanıyor. Bir günde 35 şehit veriliyor. Bütün cümleler, sözler tükeniyor…

Hakkari’nin Çukurca ilçesinde bir terör faaliyeti ile mi karşılaştık sizce? Hayır… Düpedüz bir isyan olmuştur. Şehit kanlarıyla bir isyan bastırılmıştır. Artık herkes teşhisini ve kararını ona göre versin. Şehit sayısı konusunda bile şu ana kadar sağlıklı bir bilgiye sahip değiliz. Kimseyi kandırmayalım. İsyanın müzakeresi bölünmedir. Halka yalan yanlış bilgi vermeye hiçbirinizin hakkı da yoktur. Bu ölçekte bir olay normal demokrasilerde hükümetlerin istifası ile sonuçlanırken, bizde…

Aylardır, Mardin –Hakkâri hattında devlet alan hâkimiyetini kaybetmiştir deniliyor. Acil tedbir alınması gerekir uyarıları peş peşe geliyor. Nedense bu uyarılar yine lakırdı özelliğinden başka hiçbir anlam taşımayan demokratikleşme, özgürlük, kardeşlik palavralarıyla geçiştiriliyor. Köşe başlarını tutanlar ya talimatla ya da ücret karşılığında ütopyalarını döşemeye devam ediyorlar. "Hükümet" milleti kandırma gayretini basını da arkasına alarak sürdürebiliyor. Kanaat önderleri, STK’lar, bölücüler, kaynağı okyanus ötesi olan cemaat tek koro halinde barış ve kardeşlik (!) türkülerini söylemeye devam ediyor.

Türk vatanında Türk evladı şahadet mertebesine ulaşırken, ilkokul mezunu emekli bir imam, istihbarat eksiği var diyerek okyanus ötesinden yorum yapıyor. Hükümetin başı açıklamalar yapıyor; “gün, birlik günüdür “ deyip devamında muhalefet partilerini topa tutuyor.

Somali’de meydana gelen patlama ve ölümlere sert tepki gösteren Başbakan, gencecik fidanlar toprağa düşerken metanetten bahsedebiliyor. Küresel bir gücüz deyip Tahrir meydanında konuşmak istiyor ama Hakkâri’de konuşamıyor. Halkın tansiyonunu düşürmek için bir kara harekâtına karar vermek zorunda kalıyor. Hükümetin basına verdiği bilgilere göre “Kuzey Irak’a 22 taburla harekat başlamıştır” açıklamaları basında yankı buluyor. Ardından Genel Kurmay Başkanlığı’nın 21 Ekim 2011 tarihinde yaptığı açıklamada çoğunluğu yurt içinde olmak üzere Kuzey Irak’ta da 22 taburun harekatından bahsediliyor. Böylelikle bir kez daha hükümetin basını da kullanarak halkı kandırmacasına şahit oluyoruz.

Bu kadar çelişkiler, tutarsızlıklar içinde kalmış bir sakat anlayışın terörü bitireceğine inanmak için çok saf olmak gerekiyor. Diğer yandan akıl hocaları, STK’ları, eş başkanlarını düşününce umudumu tamamen kaybediyorum.

Muhalefeti “şehit kanı üzerinde nemalanıyor.”diye eleştiriyorsunuz ya peki şehit haberlerine karşı muhalefet sessiz mi kalmalıdır diye sormadan edemiyorum. Eğer amacınız bu ise, bunu da mertçe açıklayın. Demokrasi, özgürlük, din kardeşliği ütopyası üzerinde kim nemalanmak için uğraşıyor bununda cevabını sizden istemiyoruz, cevabını bu millete bırakıyoruz. Bölücü başının Kandil’e düzenli talimat vermesini, bölücü partinin bölücülük yapmasının önündeki engelleri açmayı görev kabul edeceksiniz; şehidin cenazesine, bırakın diğer şeyleri sadece dini vecibe gereği görevini yapmaya giden insanımıza nemalanan diyeceksiniz. Eyvah ki ne eyvah… Bu millet sizi Allah’a havale ediyor…

Beyler, bu işin ne şakası var ne de zamanı kaldı. Halkın infialini anlamazlıktan gelmeyin. Dipten çok geniş ve şiddeti büyük bir dalgayla karşılaşmamak için hemen tedbir alınız. Yaş ile kurunun bir arada yandığı bir trajedi ile karşılaşmak istemiyorsak, istemiyorsanız ve vatanınızı azıcık olsa bile seviyorsanız gereğini yapınız. Yoksa Siz çözemezseniz bu millet sadece terörü değil onlarla birlikte sizi de çözer… Saflarınızı netleştirin. Lakırdılarınızı, yalanlarınızı duymak istemiyoruz; ya Türk milletinden yana tavır koyun ya da karşısında olun… Ama artık sadece ve sadece net olun…