YENİ NESİL, ÜSLUP VE DİL Abdullah ALAGÖZ

03.04.2016 06:32

Yeni bir nesil ile karşı karşıyayız. İyi ya da kötü, olgun ya da anarşist, marjinal gibi nitelemelere girmeden farklı özelliklerle donatılmış bizden farklı olan, farklı düşünen, farklı dili kullanan, farklı doğruları olan bir nesil…

Yetişme tarzı, internet kültürüyle yoğrulmuş, dünyaya küresel bakan, ön yargılara, kabullere, emir kipi ile konuşma üslubuna isyan eden bir nesil…

Keskin çizgilerle belirlenmiş bir ideolojisi olmayan, pragmatist, otoriteyi reddeden, devlet, vatan, millet gibi kavramlara anladığımızdan farklı anlamlar yükleyen bir nesil…

Kendini bir değer olarak gören; ailesine, öğretmenine, çevresine şüphe ile yaklaşan, verilen uyarıcıları sorgulayan, insan merkezli bir nesil ile karşı karşıyayız. Öğrenilmiş bilgilere, kutsallaştırılmış sembollere şüphe ile bakan şefkat, sevgi ve çocuk gibi nitelemeleri saygısızlık ve kendisini hedef alan, değersizleştiren yöntemler olarak gören bir nesil var karşımızda. Ülkemiz yeni bir insan modeli ile karşı karşıyadır.

Ülkemizde Gezi parkı ile ortaya çıkan yeni olguyu iyi analiz edemeyenler yarının Türkiye’sinde oluşacak tabloda yer alamayabilirler.

Demir perde zihniyetiyle bu yeni nesil ile iletişim kurmak ne dil olarak ne de üslup olarak mümkündür. Özellikle ANAP ile başlayan AKP hükümetleri ile pekişen liberalizm ve özgürlükler farkına varılmadan yeni bir neslin ortaya çıkmasını sağladı.

Ortaya çıkan yeni olguyu hiçbir siyasi parti ve iktidar anlama yoluna gitmedi. Merkeziyetçi, katı kurallara dayalı hiyerarşi ve toptan yaftalama gibi gerçekçi olmayan demode yöntemleri tercih ederek baştan mahkûm etme yolun gittiler.

Siyasi iktidar, marjinal, Vandalist, MHP, Marksist, bölücü, CHP, kullanabileceği bir yığın olarak gördü.

Bu siyasi partilerimizin dünya görüşleri farklı olmakla birlikte yetişme tarzları, dünyayı algılayış biçimleri totaliter ve tek adam anlayışına dayandığı için kendi pencerelerinden olayı sübjektif değerlendirme yoluna girdiler. İşin düşündürücü yanı ortaya çıkan yeni durumu hala anlayabilmiş değildirler.

İşin acı tarafı,Böylesi bir gençliğe “haydi taksime! “Ya da “giderseniz partiden istifa edin” gibi sözlerin artık bu nesil için bir anlam taşımadığını yönetim konumunda olanların hala bilmiyor olmalarıdır.

İnternet, özellikle sosyal medya yeni bir nesli karşımıza çıkardı. Toplumlar statik değil dinamiktir. Sürekli bir değişim ve dönüşüm gerçekleşmektedir. Bu değişimi fark etmek ve ona göre donanmaktan başka yolu yoktur bu işin. 1980’lerin dilini bırakın 2000’li yılların dili bile bu gençliği anlamak için yetersizdir. Üslup ve dil bu gençliğe ulaşmada çok önemli araçlardır. Bunu kavrayanlar hep önde olacaklardır. Bugün dün değildir.